Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Cengizhan Koçyiğit

Cengizhan Koçyiğit
@kocyigitcengizhan
Bu dünya soğuyacak günün birinde
15 okur puanı
Şubat 2019 tarihinde katıldı
Hiç kimse inanır mı şiirime ilerde Yazarsa baştan başa senin gerçek övgünü? Tanrı bilir, şiirim varlığım gizler de Şimdi bir mezar gibi örter eşsiz yüzünü. Anlatsam gözlerinin güzelliğini bir bir, Sayıp değerlerini tüketsem sayıları, Bir gün derler ki “Ozan yalancı mıdır nedir, Dünyadaki yüzleri okşamış mı ki tanrı?”
Reklam
Senin gözlerindedir bildiğim her ne varsa, O değişmez yıldızlar kaynağıdır sanatın, Birlikte yaşar gerçek ve güzellik yaşarsa; Sen sürdür varlığını, sürüp gitsin kaç batın. Yoksa, senin gelince sonun –bu falcı bilir– Gerçekle güzelliğin kıyamet günü gelir.
Çekinmezsin güzelim can evini yıkmaktan Onarmak olmalıyken asıl amacın onu. Sen tutum değiştir de cayayım düşüncemden, Yumuşak bir sevgi koy nefret yerine bir yol; Göründüğün gibi ol: cömert, sıcak, sevecen; Hiç değilse kendine yumuşak yürekli ol. Aşkım uğruna bir “sen” daha yarat kendine: Güzellik onda veya sende yaşasın yine.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Niye tüketiyorsun yaşatmak varken canı? Meraklısın kendinle içli dışlı olmağa; Bu, tatlı benliğini sırf aldatmağa yarar. Vaktin geldi diyerek seni çağırsa doğa Vereceğin hesapta elle tutulur ne var? Kullanmazsan gömülür güzelliğin seninle, Kullanırsan vârisin olur da sürer böyle.
Reklam
Aynaya bak da şunu gördüğün yüze söyle: Sıra gelmiştir artık bir taze yüz yapmana, Güzelliğini hemen yenilemezsen şöyle, Yeryüzü yoksun kalır, lanetlenir bir ana.
Kendi ateşin besler ruhunun alevini; Kıtlığa çevirirsin bolluğunu her yerin, Kendi düşmanın gibi, ezersin can evini. Şimdi sen yeryüzünün taptaze bir süsüsün, Varlığın çiçek dolu bahardan müjde taşır, Ama kendi koncanda ruhunla gömülüsün,
Elimizde tuttuğumuz bir taşı bıraktığımızda, bu taş yalnızca gerçekte yere düşmekle kalmaz, düşüncelerimizde de düşer.
Arabayı uçsuz bucaksız bir kumsala çekti. Oturup denizi seyrettik. Kayalıkların altında hava sıcaktı. Elime dokundu. "Bana yüzmeyi öğretsene," dedi. "Burada olmaz," dedim. Dalgalar yüksek, gelgit güçlüydü, dalgalar çabuk geliyordu. Yüz metre kadar açıkta kırılıyor, kıyıya kadar geliyorlardı. Beyaz köpükler saçarak sahilde patlayışlarını izliyorduk. "Yüzme durgun suda öğrenilir," dedim.
Sinema salonlarından çıkıp gerçeğe alışabilmek için gözlerini kırpıştırdıklarını gördüm, dünyada neler olup bittiğini öğrenmek için sendeleyerek evlerine Times okumaya gidişlerini izledim. Onların gazetelerine kustum ben, edebiyatlarını okudum, örf ve adetlerine uydum, yemeklerini yedim, sanatlarına esnedim. Ama ben yoksulum, soyadımın sonu ünlü bir harfle bitiyor ve benden nefret ediyorlar, babamdan ve babamın babasından da, ellerinden gelse kanımı içerler ama yaşlanmışlar artık, güneşin altında ölüyorlar, oysa ben genç ve umut doluyum, yaşadığımız zamanı ve ülkemi seviyorum ve sana Yağlı dediğimde yüreğim değildi konuşan, eski bir yara titreşti sadece. Yaptığımdan çok utanıyorum.
Reklam
"Çillerini fark etmemişim," dedi. "Boş ver çillerimi." "Kahve için kusura bakma," dedi. "Burada herkes bira içer. Fazla kahve siparişi almayız." "Fazla kahve siparişi almıyorsunuz çünkü kahve berbat. Param olsa ben de bira içerdim." Elindeki kalemle ellerimi işaret etti. "Tırnaklarını yiyorsun," dedi. "Vazgeçmelisin." Ellerimi ceplerime soktum.
"Nefret ediyorum senden," dedi. Hissettim nefretini. Kokusunu aldım, duydum hatta, ama sırıttım yine de. "Ediyorsundur umarım," dedim. "Çünkü senin nefretine mazhar olan birinin olumlu yanları pek çok olsa gerek." Bunun üstüne çok tuhaf bir şey söyledi. Hala kulaklarımda, "Kalp krizinden ölürsün inşallah," dedi. "Şu oturduğun iskemlede kalasın."
Dünyada beni seven bir şey olsaydı, tek bir şey, bir böcek, bir fare hatta, ama o da mazide kalmıştı, ona sunabileceğim en iyi şeyin portakal kabuğu olduğunu anlayınca Pedro bile terk etmişti beni.
Durumum beni daktiloya itiyordu. Daktilonun başına otururdum ve Arturo Bandini için içim parçalanırdı. Bazen bir fikir zararsızca odada uçuşuverirdi. Minik, beyaz bir kuş gibi. Kötü değildi niyeti. Tek isteği bana yardımcı olmaktı zavallı kuşun . Ama onu daktilonun tuşları ile örseler. canına okurdum ve ellerimde ölürdü. Neydi benim derdim?
Bir sigara yaktım ve bekledim. Kıyamete kadar bekleyecektim. Tanrı canımı alana dek.
55 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.