Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Şu ana kadar, (1) başlangıç noktamın bir yaratıcı fikir ya da imge olduğunu, (2) anlatı dünyasının yapısının romanın üslubunu belirlediğini söyledim. Roman alanındaki dördüncü girişimim olan Baudolino, bu iki ilkeye ters düşer. Yaratıcı fikir bağlamında: En azından iki yıl boyunca böyle pek çok fikrim oldu; ve eğer ortada çok sayıda yaratıcı fikir varsa bu onların yaratıcı olmadığını gösterir. Belli bir noktada, kahramanımın, benim de doğum yerim olan, on ikinci yüzyılda kurulmuş, Frederick Barbarossa tarafından kuşatılmış Alessandria’da doğmuş küçük bir oğlan çocuğu olmasına karar vermiştim. Ayrıca, Baudolino’nun, Frederick Barbarossa tam kenti ele geçirmek üzereyken ona kötü bir oyun oynayarak, sahtekârlık yaparak kandıran efsanevi Gagliaudo’nun oğlu olmasını da istiyordum; bu sahtekârlığın ne olduğunu öğrenmek istiyorsanız kitabı okuyun. Baudolino, sevgili Ortaçağ’ıma, kişisel köklerime, aldatmacalara olan tutkuma dönmek için iyi bir fırsattı. Ama bu bana yetmiyordu. Nasıl başlayacağımı, nasıl bir üslup kullanacağımı ya da asıl kahramanımın kim olacağını bilmiyordum.
"Trieste'ye bir biçimde dönmüş olmak, köklerime dönmek anlamına geliyordu."
Sayfa 178Kitabı okudu