Doğru varyansı ile karşılaşalım..
köktendincilik(fundamentalizm), Amerika’da incile dön anlayışı ve hareketidir. bu hareketi eleştiren yahut reddedenlere göre Köktendinciliğe dönmek ve onu lafzen anlayıp hayata geçirmek; yerleşik ilmi kavramları, yasaları inkar etmek demektir. bu anlamda köktendincilik düpedüz gericiliktir. İslam dünyasında Kur’an’a dönmek ise gericilik değil tam tersine asırlardır geleneğimize yerleşen yanlış dini anlayışlardan, hurafelerden kurtulmak anlamına gelmektedir. aslında İslam dünyasında fundamentalizmin de her zaman birden fazla versiyonu var olmuştur.
"Bu bölümde, koyu dindar insanların kavrayıp da seküler düşünürlerin çoğu kez anlayamadıkları kadim hakikati anlatacağım. Eylemlerimizle ve düşüncelerimizle dikey bir boyutta yukarı ve aşağı doğru hareket ederiz. Bu bölümün açılışında yer alan alıntı­larda Meng Tzu bu boyutu, soylunun soylu olmayana karşı olduğu bir boyut olarak adlandırdı. Hz. Muhammed de bu boyutu, kendi­sinden önceki Hıristiyanlar ve Yahudiler gibi, yukarıda meleklerin ve aşağıda hayvanların olduğu bir ilahilik boyutuna taşıdı. Bu haki­katin olası bir sonucu da ilahilik boyutunu dikkate almadığımızda insan olarak fakirleşmemiz ve dünyamızın iki boyutlu bir hale gelmesine neden oluruz. Ama diğer aşırı uçta da, üç boyutlu toplum tahayyülünü gerçeğe dönüştürme ve onu bütün bireylere dayatma çabası olan köktendincilik yer alır. Hıristiyan, Yahudi, Hindu veya Müslüman olsun tüm köktendinci insanlar, yasaları belirli bir kut­sal kitapla tutarlı olan veya o kitaptan alınmış yasalarla belirlenmiş bir toplumda yaşamak ister. Batılı demokratik toplumların kökten­dinciliğe karşı çıkmasının birçok nedeni vardır ama karşı çıkarken bu yaklaşımın ahlaki güdülerine yönelik dürüst ve saygılı bir tutum içinde olması gerektiğine inanıyorum."
Reklam
Gazetedeki haberi bitirince, başını sağa-sola çeviren Prof. Arnaldez, elindeki çubukla şunları yazdı Amazon'un hafif sertleşmiş çamurlarına: "Ey İbn Haldun, senin söylediklerin tutmadı, ve teorilerini ortaya atarken, büyük bir hata yaptın! Çünkü senin zannettiğin gibi, tarih tekerrür etmiyor! Koca Osmanlı'nın torunu, Hanım
Sayfa 77 - Beyan YayınlarıKitabı okudu
Bütün dinler hayatın se­faletinden kaçmayı, sızlayan bedenlerden ruhun güvenli sığınağına çekilmeyi amaçlamıştır. Dinler ne zaman fazla görenekselleşmeye ve yüzeyselleşmeye yüz tuttuysa, mistisizme ve köktendinciliğe kaçış başlamıştır, gerçeklerden uzağa doğru.
Sayfa 224 - Ayrıntı Yayınları 4.BaskıKitabı okudu
Şeriatçılar ve Batı üzerine güzel bir özet.
Batı'da kimileri Türkiye'de İslamcılığa (Müslüman köktendinciliğe) karşı olan duyarlığı pek anlamıyorlar. İslamcı partilerin Almanya ve İtalya'daki Hristiyan Demokrat partilerin benzeri, bir çeşit "Müslüman demokrat" partiler olduğunu düşünüyorlar. Bu görüş doğru doğru değil, çünkü Orta ve Batı Avrupa'daki gelişme evreleriyle Türkiye'ninkiler arasındaki farkı hesaba katmıyor. Avrupa'nın büyük bölümünde dinsel yasaklar, engizisyon, cadı avları gibi kurum ve uygulamalar yüzyıllar öncesinde kalmıştır. Türkiye, belki ortaçağını çok daha uygar biçimlerde yaşadı. Ama ne var ki, Türkiye'de bugün dahi yaşayan bir ortaçağ var. Birçok yörede kadınların gördüğü muamele, "terbiye" amaçlı dayağın yaygınlığı, on yıl önceki Sivas olayı, günümüzdeki ortaçağın somut örnekleridir. Batı'nın çoğu yerinde dinsel yasalar çok geçmişte kalmış bir olgudur, oysa İslam dünyasının birçok ülkesinde şeriat yürürlüktedir. Türkiye gibi yürürlükte olmadığı yerlerde de çok insan bunun uygulanmasını istemektedir. Kimi müslüman ülkelerde şeri ceza hukukunun recm (taşlayarak öldürme) cezası dahi uygulanmaktadır. İslamcı ailelerin, çocuklarını yetiştirirken cehennem azabı korkutmalarıyla onların duygu ve düşünce dünyaları üzerinde kurdukları ağır baskı başlı başına bir insanlik faciasıdır. Demokrasi adına İslamcıların siyasal özgürlüklerinin şampiyonu kesilen Batılıların bütün bunları hesaba katmaları gerekir. 21. yüzyılda şeriatta, dolayısıyla İslamcılıkta demokratik olarak değerlendirilebilecek çok az şey vardır.
Sayfa 297Kitabı okudu
Bütün insanlar köken itibarıyla birer kaçışçıdır. Hepsi de, Afrika ve Asya'dan göç etmiş ataların soyundandır. Bütün dinler hayatın sefaletinden kaçmayı, sızlayan bedenlerden ruhun güvenli sığınağına çekilmeyi amaçlamıştır. Dinler ne zaman fazla görenekselleşmeye ve yüzeyselleşmeye yüz tuttuysa, mistisizme ve köktendinciliğe kaçış başlamıştır, gerçeklerden uzağa doğru.
Reklam
Dinler ne zaman fazla görenekselleşmeye ve yüzeyselleşmeye yüz tuttuysa, mistisizme ve köktendinciliğe kaçış başlamıştır, gerçeklerden uzağa doğru.
Sayfa 224Kitabı okudu
Bütün dinler hayatın se­faletinden kaçmayı, sızlayan bedenlerden ruhun güvenli sığınağına çekilmeyi amaçlamıştır. Dinler ne zaman fazla görenekselleşmeye ve yüzeyselleşmeye yüz tuttuysa, mistisizme ve köktendinciliğe kaçış başlamıştır, gerçeklerden uzağa doğru...
Bütün insanlar köken itibariyle birer kaçışçıdır. Bütün dinler sızlayan bedenlerden ruhun güvenli sığınağına çekilmeyi amaçlamıştır. Dinler ne zaman fazla görenekselleşmeye ve yüzeyselleşmeye yüz tuttuysa, mistisizme ve köktendinciliğe kaçış başlamıştır, gerçeklerden uzağa doğru. Endüstri toplumunun çıkış noktası yoksulluktan kaçış olmuştu, günümüzde ise bu, çalışma hayatından boş zamana hobilere ve spora doğru bir kaçışa dönüştü. Kendini boş zamana adamış bir uygarlık bile düşmanlar içerir, bu yüzden kaçış sanatı daha da inceldi. Endişelerin fazla ciddiye alınmasını önlemek üzere kayıtsızlığa, mizaha ve alaycılığa itibar edildi. Evlilikten boşanmaya ve sonra aynı yoldan geriye uzanan kaçış rotaları, durmadan yeni şeritlerin eklendiği bir otoyola dönüştü. İnsanların büyük bölümü savaşmak yerine kaçmayı tercih etmiştir. Kaçmak, hakkı teslim edilmemiş bir sanattır çünkü girebildiği pek çok biçimden hiçbiri asla hayata karşı bütünlüklü bir tepki olarak algılanmamıştır.
Asalak Dinciler
Köktendinciler yalnız genel kültürden değil, doğru dürüst bir din kültüründen de yoksunlar.Kısaca bunlar "dindar" değil, daha çok "dinci", yani dini bir "hükmetme" aracı olarak kullanmak isteyen kişiler. Genellikle "yobaz" diye adlandırdığımız bu kişiler, kuran okuyup üzerinde düşünme zahmetine katlanmadan,salt kulaktan dolma bir iki dogma ve kuralın çekiciliğine kapılıp, dünyanın gidişini ters yönde değiştirebileceklerini sanan, tarih bilincinden yoksun, hiçbir şekilde bilginin tadına varmamış, kendilerine belletilmiş olan dini dogmalarını tartışılmaz, kesin doğruluklar olduğuna ve herkesin Tanrı'nın bütün buyruklarına tıpatıp uyması gerektiğine inanan zavallı insanlar. Ancak bu zavallılıklarının bilincinde olmadıkları gibi bu dogmaları korumak, yaymak, hatta gerekirse zorla kabul ettirmekle görevli sanıyorlar. Daha da korkuncu, "dinsiz" bellediklerini öldürmekten çekinmiyorlar.En büyük düşmanları ise "aydınlar", zira bunlar tanrısal doğruları şüphe konusu yapabildikleri gibi bazen tümüyle yadsımak cüretini bile gösterebiliyorlar!
Sayfa 206Kitabı okudu
Reklam
Dinciler
Dünyanın sorunlarına karşı kendi cevaplarının tek doğru ve geçerli cevaplar oluşturduğuna, ayrıca kendileri gibi düşünmeyen diğer insanlardan ahlaken sözde daha yüksekte bulunduklarına kesinlikle eminolduklarından, kendi inançlarını ve yaşayış biçimlerini bir misyoner ruhuyla, ancak daha ileri aşamalarda militan biçimde, en uç noktada cinayetten bile kaçınmayarak çevrelerine zorla kabul ettirmeye çalışırlar. Bunu gerçekleştirmek için de siyaset yoluyla iktidarı ele geçirmeye çabalarlar.
"Din, hayatın anlamı konusunda bir cevap olmak ister, dinler, bu anlamın yaşanan cevaplar sistemidir." (Kienzler, 1996, 21 ). Ancak felsefeden farklı olarak, hayatın anlamı konusunda dinde verilen cevaplar nihaidir ve kesindir.Cevabı kendisi açısından veren, bu cevabın en doğru ve kesin olduğundan din topluluklarının üyeleri, kendi dinlerinin hayatlarının sorularında en doğru ve kesin anlamlı cevaplar olduğundan emindir.
16 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.