Neredennn..nereyeee
Zamanında başörtüsünü sancak gibi dalgalandıran Hanneler öyle evrildi ki insta-girl kreasyonunun vasıfsız vitrin ikonlarına. 28 Şubat tiranlarının mezarlarına gidip yalvarırcasına haykırasım var: "Güzellik salonlarından çıkmayan süslüman feministleriniz sizin olsun, bize ikna odalarında inci gibi terlettiğiniz Aişelerimizi verin! Şuh kahkahaların arasına alelacele mevlidlerin sokuşturulduğu gevrek kokteyl Müslümanlığı sizin olsun. Buz gibi betonda gözleri bağlı elektrik verilirken 'Ya Hakk!' diye nida eden dâva erlerini verin." diye yalvarasım var. "Jöle kıvamında Cıvık Müslümanımsıların bukalemun rehaveti sizin olsun. Heybeti darağaçlarını titreten beyaz kefenli yiğitlerin asil 28 Şubat ruhunu bize geri verin!" diye yalvarasım var.
"...Ben de zaten en çok kamp ateşi etrafında yapılan kokteyl eğlencesini seviyorum. Kısıtlı sayıda da olsa farklı insanlarla görüşmek, yemekler yemek ve şarkı söylemek iyi oluyor." Sonra burden sustu ve bir saniyeliğine aldı. Hüzünle dolan bakışlarını yere doğru eğfi. Üzgün bur ses tonuyla devam etti. "Ama biliyor musun? İçimde hep bir eksiklik hissediyorum."
Sayfa 112 - İskenderiye KitapKitabı okudu
Reklam
Hayat ne kadar da hüzünlü! Doğduktan sonra birkaç kokteyl partisini yaşıyorsunuz ve işte son nefesinizi vermek üzeresiniz.
Bizi yalnızca ölümün duygulandırdığına dikkat ettiniz mi? Aramızdan yeni ayrılan dostları ne kadar severiz, değil mi? Ağızları toprakla dolduğu için konuşamaz olan hocalarımıza ne kadar hayranızdır! Saygı o zaman kendiliğinden gelir, belki de yaşamları boyunca bizden bekledikleri o saygı. Ama ölülere karşı hep daha dürüst ve daha cömert olduğumuzu biliyor musunuz? Nedeni basit! Onlara karşı bir yükümlülüğümüz yoktur da ondan. Özgür bırakır bizi onlar, böylece zamanımızı rahatça kullanabilir, saygıyı boş zamanlarımızda bir kokteyl ve sevimli bir sevgili arasına sıkıştırabiliriz. İlla ki bir sorumluluk yükleyeceklerse, belleğe yüklerler, bizimse belleğimiz zayıftır. Hayır, dostlarımızda sevdiğimiz şey ölümün tazeliği, acısı, heyecanımız, eninde sonunda kendimizdir!
''... Ama kolay değil, çünkü dostluk unutkandır ya da en azından âcizdir. İstediğini yapamaz. Belki de bunu yeterince istemiyor olabilir mi? Belki de yaşamı yeterince sevmiyor olabilir miyiz? Bizi yalnızca ölümün duygulandırdığına dikkat ettiniz mi? Aramızdan yeni ayrılan dostları ne kadar severiz, değil mi? ... Ama ölülere karşı hep daha dürüst ve daha cömert olduğumuzu biliyor musunuz? Nedeni basit! Onlara karşı bir yükümlülüğümüz yoktur da ondan. Özgür bırakır bizi onlar, böylece zamanımızı rahatça kullanabilir, saygıyı boş zamanlarımızda bir kokteyl ve sevimli bir sevgili arasına sıkıştırabiliriz. İllaki bir sorumluluk yükleyeceklerse, belleğe yüklerler, bizimse belleğimiz zayıftır...''
Can Yayınları
Sizdeki üç şeyi görebilen insanlara güvenin; Gülüşünüzün ardındaki kederi, Öfkenizin ardındaki sevgiyi, Sessizliğinizin ardındaki nedeni..."
Reklam
742 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.