Pek çok şirket kendini dönüştürüyor. Bir gecede, Avustralya hükümeti tüm lokantaların, barların ve kafelerin üç ay bo-yunca kapanmasını emretti. Sidney’de, Paula Toppi ve kocası tedarikçi ağlarını aradı ve neredeyse anında Bar/İtalyan lokantası işletmelerini büyük bir İtalyan süpermarketine çevirdi...Ama bununla yetinmediler. Marka hedef l erini de unutma-dan, sadece yiyecek-içecek değil, deneyim ve “an” satma işinde olduklarının farkına vardılar. “ Anında Mutluluk” ve “Mesafeni Koru-Bu Benim” gibi motive edici isimler ver-dikleri kokteyl menülerini paket servis haline getirdiler. Mahalleye umut verdiler. Bir sonraki adımları, insanların “kendin yap” kokteyller hazırlayabilecekleri mini-barmen ekipman setleri oluştur-maktı. Bunu başka bir icat izledi: Evden çıkamayanlara il-ham veren günlük spesiyal menüler…
Sayfa 61 - Martin LindstromKitabı okudu
NE KADAR MEDENİYİZ
Ülkemde medeniyet göstergesi olarak oturmuş olmazsa olmazlar nelerdir Kitap ve kahve resmi, evde hayvan resmi, şezlong ve kokteyl resmi çekip paylaşmak, paylaşımlarda dini ve dindarı eleştirmek, canlı pişirilen ıstakoz yemek, en pahalı tatillere gitmek ama kurbana ve hacca karşı çıkmak, yoga yapmak, istisnasız her şeye (bazen kendine bile) muhalif olmak, özgürlük adı altında serbest ilişki yaşamak, lgbt sapkınlığına ve teröre kişi hak ve özgürlüğü bahanesi ile en azından saygı duyduğunu söylemek, batıya hayranlık duymak ve köklerini reddetmek, en az bir yabancı dili bilmiyorsa bile yarım yamalak öğrendiği üç beş kelime ile bildiğini iddia etmek, mümkün mertebe konuşurken batı dillerinden kelimeler kullanmak, ne pahasına olursa olsun en az bir kez Avrupa'ya seyahat etmek, herkese cahil demek ve tepeden bakmak, yerli ve milli olan her şeyi aşağılamak ve kötülemek, batı klasiklerini okumasa bile isimlerini ezberlemek, tatile gitmese bile bir süre eve kapanıp eski tatil resimlerini yeniymiş gibi paylaşmak, sahte bile olsa kullandığı her şeyin üzerinde marka olmasına özen göstermek, çaya kahveye çok para verdiğini ilan edercesine her ortamda dillendirmek ... Maalesef bunlar medeniyet adı altında oturmuş ve azımsanmayacak ölçüde yaşam tarzı haline gelmiş... Eminim çoğunuz benim gibi; okuyunca hiç medeni olmadığınızı düşüneceksiniz... Ne diyordu üstad Neyzen; "Avrupa'da medeniyet ilim ve irfan demek, bizde ise medeniyet düpedüz b.. yemek" Sözü herkes bilir zaten... Kays Mahfi
Reklam
"Unutmayın, Hiçbir zaman arkadaş kaybetmezsiniz. Sadece kimlerin gerçek arkadaşlarınız olduğunu keşfedersiniz."
Belki de yaşamı yeterince sevmiyor olabilir miyiz? Bizi yalnızca ölümün duygulandırdığına dikkat ettiniz mi? Aramızdan yeni ayrılan dostları ne kadar severiz, değil mi? Ağızları toprakla dolduğu için konuşamaz olan hocalarımıza ne kadar hayranızdır! Saygı o zaman kendiliğinden gelir, belki de yaşamları boyunca bizden bekledikleri o saygı. Ama ölülere karşı hep daha dürüst ve daha cömert olduğumuzu biliyor musunuz? Nedeni basit! Onlara karşı bir yükümlülüğümüz yoktur da ondan. Özgür bırakır bizi onlar, böylece zamanımızı rahatça kullanabilir, saygıyı boş zamanlarımızda bir kokteyl ve sevimli bir sevgili arasına sıkıştırabiliriz. İllaki bir sorumluluk yükleyeceklerse, belleğe yüklerler, bizimse belleğimiz zayıftır. Hayır, dostlarımızda sevdiğimiz şey ölümün tazeliği, acısı, heyecanımız, eninde sonunda kendimizdir!
Sayfa 28 - Can YayınlarıKitabı okudu
Nefis bir özelleştirme..
Biraz kırgınlık var üzerimde. Yoğun işler, toplantılar, akşam katıldığım etkinlikler, küçük kaçamaklar derken biraz yormuşum kendimi. Bir altın süt yaptım, çalışma masama oturdum. Elektronik postamda gelen kutuma bakıyorum. Hızlı bir dönüşüm var. Kokteyl, açılış, konser davetlerinden iftar davetlerine evrilen... "Sizi ağırlamaktan şeref duyarız..." Adres: Bilmem ne han... Falanca konak... Şu otel... Bu restoran... Karşılama, kanun dinletisi, semazen gösterimi, iftar açılışı, Kur'ân tilaveti, Türk kahve seremonisi... Evet evet programlarda bunlar var. Geleneklerimizi yaşatıyoruz değil mi? Hem de lüks restoranlarda. Sadaka verenlerle sadaka alanların sofraları bunlar. Lanet olsun, gitmiyorum hiçbirine.
Evet reisicumhurbaşkanıyım!!!
İnsanların üstüne dünyanın bütün yıldırımlarını yağdırsam da sevilmek özlenmek istiyorum bütün gürültümün çocukça olduğunu aslında sevgiden ilgiden geldiğini anlamalarını öyle sanmalarını istiyorum peki diyorlar neden yapalım bütün bunları neden öyle sanalım kimsin sen diyorlar reisicumhurbaşkanı mısın evet reisicumhurbaşkanıyım evet aslında bütün temel atma törenlerine bütün açılışlara resmî geçitlere şenliklere resmî kabullere ziyafetlere balolara düğünlere kokteyl partilere anma törenlerine beni çağırmalısınız kaç para eder sizin reisicumhurbaşkanlarınız benim yanımda hangisi benim kadar yürekten katılır sevincinize heyecanınıza adamın işi başından aşkın bir de sizinle mi uğraşacak birçoklarına da gelmez gelse de baştan savma bir konuşmayla hayal kırıklığına uğratır sizi özene bezene hazırladığınız yiyeceklerinizin üstüne elinin parmağının ucuyla şöyle bir dokunur bütün endişeleriniz boşa gider yemekler kalır hiçbirinizin doğru dürüst elini sıkmaz törenin düzenlenmesinde emeği geçenler şöyle bir uzaktan görür onu oysa beni çağırsanız bilseniz ne memnun kalırdınız her birinizle ayrı ayrı meşgul olurdum ne kadar beğenerek ne kadar çok yerdim yemeklerinizden sevinçten şaşkına dönerdiniz.
Sayfa 529Kitabı okudu
Reklam
SÜSENLER ÜZERİNE YEMİN OLSUN
Sana geldim, Hiç gitmedim. Ruhum ve kalbim buralarda, Seni çok özledim. Turnalardan selamın gelmese, Yazdım hep şiirlere. Ama sen yanımda olmayınca, İşkencelerden günyüzüne...
Fakat hissediyordum, yaşam denen sofrada Kader üç öğün acı yedirse de, Garson Tesadüf, yepyeni bir kokteyl hazırlıyordu.
Sayfa 116Kitabı okudu
1,000 öğeden 41 ile 50 arasındakiler gösteriliyor.