"Keşke siyasi bir lider falan olsaymışsın sen," dedim. "Ama onlar da hep havuzun dışında." "Hangi havuzun?" "Halk bir havuzun içindedir, farklı görüşleri ve inançları yüzünden birbirini boğmaya çalışırken aynı zamanda da boğulmamaya çalışır. Siyasiler havuzun dışında kokteyl partisi verir, arada dönüp havuzdakilere karınlarını doyursunlar diye yem atarlar. Bazıları buna sevinir ama hâlâ havuzun içindedirler işte."
Gelenek mevzusuyla ilgili zaten bin türlü problemi olan bir halk olduğumuz ve geleneksel merasimleri hayatımızdan çıkararak kendimizi daha da zora soktuğumuz için genç insanların durumu en zoru. Geleneksel bir düğün istemiyorsun ama "kokteyl prolonge" de bizim gibi halay çekmeden duygularını yaşamayan insanları zorluyor. Olmuyor. Ne oluyor? En elit düğünlerde bile Mozart'la başlayan fasıl mecburen kasap havasıyla son buluyor. Bunun için yeterli altyapı yoksa hiç olmazsa bir Tarkan çalınıp öyle gidiliyor.
Reklam
(15 Mayıs 1919... Kurtuluş Savaşı'nın dönüm noktasıydı. Yunanistan, Truva Savaşı'ndan üç bin yıl sonra Anadolu topraklarına asker çıkarmıştı. İzmir metropoliti Hrisostomos etekleri uçuşa uçuşa koştu, altın sırmalı cübbesini giymişti, diz çöktü, işgal komutanının çizmesini öptü, tuz serpti, haçını havaya kaldırdı, askerleri takdis ederek
Paranın satın alamayacağı o kadar çok şey var ki, şu küçük kadını satın alamam mesela.Parayla midemi genişletemem. Günde bir litreden fazla kokteyl içmedikten sonra otuz milyon kaç para eder?
Sayfa 303Kitabı okudu
Hayattaki her başarı bir kokteyl gibiydi. Malzemelerin doğru sırayla dikkatlice ve doğru oranlarda karıştırıldığı bir kokteyl
Birbirlerinin gözünde her gün ölür insanlar.
Sayfa 73
Reklam
Cehennem nedir ki zaten? İnsanın kendi cehennem!
Sayfa 97
Bir kapı vardı, açamıyordum.  Tutamıyordum tokmağını. Çıkıp gidemiyordum nedense kafesten. 
Sayfa 97
Bulamadığım bir şeyi özlemekten de,  Bir türlü bulamayışın utancından da  Kurtulmak isterim.
Sayfa 135
Belki de yaşamı yeterince sevmiyor olabilir miyiz? Bizi yalnızca ölümün duygulandırdığına dikkat ettiniz mi? Aramızdan yeni ayrılan dostları ne kadar severiz, değil mi? Ağızları toprakla dolduğu için konuşamaz olan hocalarımıza ne kadar hayranızdır! Saygı o zaman kendiliğinden gelir, belki de yaşamları boyunca bizden bekledikleri o saygı. Ama ölülere karşı hep daha dürüst ve daha cömert olduğumuzu biliyor musunuz? Nedeni basit! Onlara karşı bir yükümlülüğümüz yoktur da ondan. Özgür bırakır bizi onlar, böylece zamanımızı rahatça kullanabilir, saygıyı boş zamanlarımızda bir kokteyl ve sevimli bir sevgili arasına sıkıştırabiliriz. İllaki bir sorumluluk yükleyeceklerse, belleğe yüklerler, bizimse belleğimiz zayıftır. Hayır, dostlarımızda sevdiğimiz şey ölümün tazeliği, acısı, heyecanımız, eninde sonunda kendimizdir!
Reklam
Evet bayım... Kimyasal Atıklara karşı savaşan kokteyl düzenleyenlerle bununla ilgili dernek kuranlarla, fabrikalarından kimyasal saçan kişiler AYNI KİŞİLER. youtu.be/3PeiCavwaq0?si=...
Yalnız ölüm kif basmış hislərimizi oyatmağa qadirdir. Ölümün əlimizdən qopardığı dostları necə böyük məhəbbətlə sevirikmiş?! Dünyadan köçmüş insanlara niyə belə hörmət-izzətlə yanaşırıq?! Səbəbi çox sadədir. Onlara münasibət real,gerçək şərait iştirak etmir. Azadlıqdakı hazırki yerimizi dar eləmirlər,vaxta qənaət etmədən,kokteyl içdiyimiz zaman istədiyimiz şəkildə havaya sovura bilərik.
1.138 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.