398 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
Son derece güzel bir Hercule Poirot romanı. Yazar, Agatha Christie vakfından onay alarak bir Poirot romanı yazıyor. Poirot, her perşembe gittiği kafede bir kadın ile karşılaşıyor ve sonrasında bir otelde 3 farklı odada 3 adet cinayet işlendiğini öğreniyor. Hepsinin ağzında monogram şeklinde kol düğmeleri vardır. Poirot, Scotland Yard müfettişi Edward Catchpool ile bu cinayetleri araştırırken bir köyde işlenen bir günah ve 2 intihar vakası ile de karşılarlar. Ancak Hercule Poirot her zamanki gibi gri hücrelerini kullanarak bu cinayetleri kimin işlediğini çözer. Usta işi ve okuması oldukça zevkli bir roman olmuş.
Monogram Cinayetleri - Agatha Christie
Monogram Cinayetleri - Agatha ChristieSophie Hannah · Altın Kitaplar · 201496 okunma
İlk kez Napolyon zamanında, askerlerin burunlarını ceketlerinin kollarına silmesini engellemek icin yapılan ancak çok tutulmuş olacak ki günümüzde amacının dışında kullanılan hoş aksesuarlardır kol düğmeleri.(Antik Kuntik sayfasından alıntı)
Reklam
Kol düğmeleri...
Hatırlarım bugün gibi sessiz geçen son geceyi Başın öne eğik bir suçlu gibi bana verdiğin hediyeyi İki küçük kol düğmesi bütün bir aşk hikayesi İki düğme iki ayrı kolda bizim gibi ayrı yolda Akşam olunca sustururum herkesi her her şeyi Gelir kol düğmelerimin birleşme saati Usul usul çıkarır koyarım kutuya yan yana Bitsin bu işkence kalsınlar bu arada Heyhat sabah gün ışıldar yalnız gece buluşanlar Yaşlı gözlerle ayrılırlar düğmeler gibi Bizim gibi bizim gibi ayrılırlar bizim gibi ayrılırlar
Ümit Yaşar Oğuzcan
Hep aynı ses, aynı şarkı Aynı sağır gökyüzü Dilsiz bir deniz Kör bir düzen Hep aynı kör döğüşü Yalancı yüzler, aptalca bakışlar O iki yüzlü selamlar Hep aynı tempoda geçen manasız bir gün Hep o değişmeyen puslu ikindi üstleri Ve hep aynı yorgun, zoraki akşamlar Ya o geceler satılmış, utanç dolu Büyük avizelerin aydınlattığı sefil yüzlerimiz Renkli kumaşlar, altın kol düğmeleri Kristal kadehlerde kral içkiler O hesaplı dostluklar Satın alınmış sevgiler ...
“Nihayet ertesi gün o istasyondan ayrılıp, altmış kişilik bir kafileyle iki yüz millik bir yürüyüşe çıktım. “Bundan size bahsetmeme pek lüzum yok. Her yerde patikalar, patikalar; üzerinden yürüyüp geçen ayakların altında ezilmiş, uzun otlar arasından, yanmış otların, çalılıkların arasından, serin vadilerin aşağısından, yukarıya doğru, sıcaktan
Sayfa 64 - Can yayınları
Reklam
220 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.