İnsanda kul olma özelliği vardır. İnsan ya eşyâ ve menfaatlerine, ya da Rabbine kul olur. Rabbine kul olma, insanı, nefsin menfaatlerine ve eşyâya köle olmaktan korur.
Sayfa 93 - Erkam YayınlarıKitabı okuyor
Birinci Misal: İnsan bedeninde bulunan bahsetmiş olduğumuz nefs-i latife, şehrinde veya ülkesindeki hükümdar gibidir. Beden; nefsin memleketi, âlemi ve karargâhıdır. Bedenin organları ve kuvvetleri ise işçileri ve zanaatkârları gibidir. Tefekkür eden akıl kuvveti kişi için nasihat eden bir yol gösterici ve zeki bir vezir gibidir. Şehvet ise kişi
Reklam
“İnsanlar kendilerine ya çok pahalı ya da çok ucuz değerler biçerler. Herkes kendine ne değer biçerse pahası odur. Bunun için istersen kendine özgür, istersen köle olarak değer biç. Bu senin elindedir”
“Özgür olmak isteyen bir kişi, hiçbir şey istememelidir, başkalarına bağlı olan hiçbir şeyi arzu etmemelidir, yoksa kesinlikle bir köle olacaktır.”
İnsanın prangasız bile olsa köle olabileceği gerçeği günümüz dünyasında hayati önem taşıyor. Harici prangalar düpedüz insanın ruhunu tutsak etmiştir. Toplumun telkin dispositifinin insanın içine işlediği arzular ve düşünceler kişiyi harici zincirlerden daha derinlemesine bir boyunduruk altına alır. Böyle olmasının nedeni , kişinin harici zincirlerin farkına varmasına rağmen içindeki zincirlerin farkına varamaması , özgür olduğu yanılsamasıyla onları taşımaya devam etmesidir.
Sayfa 22 - 2.BaskıKitabı okudu
Eski Şeriatler
Üçüncü bir kavle göre, eski şeriatlerin hükümlerinden, Kur'an ve sünnette haber verilip neshi sâbit bulunmayanlar, Hazret-i Muhammed'in şeriati hâline gelir. Hanefilerden Ebû Mensur, Kâdi Ebû Zeyd, Serahsî ve Pezdevî ile müteahhirîn ulemâsının tamamı böyle düşünmektedir. Hanefî mezhebindeki muhtar kavil de budur. Hazret-i
Reklam
+ Ne şanslı bir zorbasın. Kralseçeni yakalayan adam. Kölen olma konusunda fazla neşeli olmadığım için beni bağışla. - Köle değil. Bizden biri.
Sayfa 100Kitabı okudu
Şehvet, tahrik olma, tensel zevkler; bunların hepsi köle edicidir! Yığınlar, şehvet yalağından beslenen domuzlar gibi bir yaşam sürerler.
Sayfa 251
Yıllardan beri ilk kez, bir insana raslamış gibiyimdir. Oysa, üstüm-başım insan kokar. Etim, canım insandan olma, insanla dopdoludur… Neyin özlemini çekiyorum ben?
Sayfa 70 - Yazko
“Gördüğünüz gibi sorun, cinselliğin olup olmamasında değil, başka bir şeyi, ondan çok daha değerli, sonsuzluk kadar kıymetli bir şeyi yok etmesinde! Şehvet, tahrik olma, tensel zevkler; bunların hepsi köle edicidir! Yığınlar, şehvet yalağından beslenen domuzlar gibi bir yaşam sürerler.”
Reklam
_Her şey algıdır. Herhangi bir şeyi itici ya da çekici kılan tamamen senin zihnindir. Karar veren faktör sensin. _Zihin, aldatıcıdır. Gerçekte ikilem yoktur. Gerçekte sorun yoktur. Hiç olmamıştır, hiç olmayacaktır. Zihinde sorunlar vardır ve sen gerçekliğe zihnin aracılığıyla bakarsın. Böylece gerçeklik sorunlu olur. _Sağlıksız bir zihinle ne
Cıgarayı bırak! Kendi paranla sağlığını kemiren pis dumana köle olma!
Sayfa 314Kitabı okudu
(…)insanın prangasız bile olsa köle olabileceği gerçeği günümüz dünyasında hayati önem taşıyor. Harici prangalar düpedüz insanın ruhunu tutsak etmiştir. Toplumun telkin dispositifinin insanın içine işlediği arzular ve düşünceler kişiyi harici zincirlerden daha derinlemesine bir şekilde boyunduruk altına alır. Böyle olmasının nedeni, kişinin harici zincirlerin farkına varabilmesine rağmen içindeki zincirlerin farkına varamaması, özgür olduğu yanılsamasıyla onları taşımaya devam etmesidir. Nitekim harici zincirlerden kurtulmaya çabalayabilir ama varlığının farkında bile olmadığı zincirlerden nasıl kurtulabilir ki?
En vahimi, insanın zincirlere vurulmasa bile köle olabileceği gerçeğini büsbütün unutmaktır…
İslâm cariye ile evlenmeyi teşvik ederek savaş meydanında bulunan kadını hem en ideal şekilde topluma kazandırmış, hem de maddi sıkıntı içerisinde olan erkekler için evlenmeyi kolaylaştırmıştır. Uygarlıklar pek çok yolla kadını köleleştirmenin yanında fakirlikten evlenemeyen erkekler için genelevler açıp madde planında köleleştirdiği kadını fuhşa zorlayarak büyük bir ahlak cinayetine de irtikap etmektedir. Bir şehre baskın yapıp hür kadınları kaçırıp köle yapan uygarlıklarla, harp meydanında bulduğu kadını -kendi evine gönderme ihtimali olmadığından alan İslâm'ı bir tutmak, her ikisinde de erkekle kadının bir arada olma hali vardır diyerek zinayı nikahla aynileştirmek gibidir. Diğer uygarlıklar şehvetlerini teskin için kadın kaçırmakta, İslâm ise yeriyle, yurduyla irtibatı kopan kadının zayi olmasına mâni olmak için onu alıp, himaye etmektedir. "Her ne olursa olsun. O kadınlar savaş alanında bırakılmalıydı. Bir vebal varsa o onları davet edenlerin üzerinedir." denilmez. Zira İslâm savaş ortamında da insani değerlerin himayesini emretmektedir.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.