-Çalıntı Günlükler
Unutmayın ki herhangi bir toplumsal düzenin kuruluşunun altında kötü niyet yatar. Yapay bir varlığın var olma savaşıdır bu. Despotluk ve kölelik asla uzak değildir. Pek çok zarar verilir ve dolayısıyla kanunlara ihtiyaç duyulur. Ama kanunlar da kendi erk yapılarını geliştirerek daha çok zarara ve yeni haksızlıklara yol açar. Böyle bir travmadan kurtulmanın yolu mücadele etmek değil işbirliği yapmaktır. Şifacı işbirliğine çağırandır.
Kuran Kendi Tarihinden Ayrı Anlaşılamaz
Kur'ancılık söylemine bu denli keyfi yorum imkânı sunan faktör, daha önce de ifade edildiği gibi, Kur'an'ı kendi tarihinden yalıtarak okumak gerektiği düşüncesidir. Bu düşünce her mümine Kur'an'ı “şimdi, burada" nazil olmuş gibi okumayı telkin eder. Ancak böyle bir okuma biçimi, Kur'an'ı anlam ve yorum
Sayfa 223-225
Reklam
İçimdeki şehir deneyimini her şeyden soyutlayıp yakından inceledim. Şehir fikri beni büyülüyor. Biyolojik bir topluluğun işlevsel ve destekleyici bir toplumsal yapıdan mahrum şekilde oluşması kargaşaya yol açar. Gezegenlerin karşılıklı ilişkilere dayalı toplumsal yapılardan yoksun tek bir biyolojik topluluğa dönüşmesi daima felaketle sonuçlanmıştır. Özellikle kalabalık yerlerden ders alınabilir. Gettolar ölümcüldür. Aşırı kalabalığın getirdiği ruhsal baskı mutlaka patlamayla sonuçlanır. Şehir bu güçleri kontrol altına almaya yönelik bir girişimdir. Şehirlerin bu amaçla kullandığı sosyal formlar incelenmeye değer. Unutmayın ki herhangi bir toplumsal düzenin kuruluşunun altında kötü niyet yatar. Yapay bir varlığın var olma savaşıdır bu. Despotluk ile kölelik asla uzak değildir. Pek çok zarar verilir ve dolayısıyla kanunlara ihtiyaç duyulur. Ama kanunlar da kendi erk yapılarını geliştirerek daha çok zarara ve yeni haksızlıklara yol açar. Böyle bir travmadan kurtulmanın yolu mücadele etmek değil iş birliği yapmaktır. Şifacı işbirliğine çağırandır.
Sayfa 281 - İthaki yayınlarıKitabı okudu
Şiir Sanatı, Mutlu olma Sanatı, Komedi Sanatı
_Lord Byron_ _Ey güzel okur! Bir kez burnunu uzattığın bu sayfaların içinden bir daha çıkamayacağına ant içerim! _Tabuttaki ceset gibi yalnızdım. Yalnızdım bir bulut gibi. Yalnızlık dediğim haremindeki sultanınkidir. Mağarasındaki bir münzevinin değil. Hava saydam, gök mavi ve toprak kıvançlıyken, görünmekten hoşlanmayan, çatık kaşlı bulut gibi
"Birbirinden farklı insanları aynı neticelere ulaştırmak için bunları ayrı muamelelere tabi tutmak lazımdır. Farklı insanlara aynı objektif imkanı temin etmek, bunlara aynı subjektif şansı bahşetmek değildir."
İnsan dediğimiz varlık, neredeyse bir hayvan gibi yaşadığı karanlık bir geçmişten uygarlaşarak gelen, bu yüzden de bu hayvani doğayı hâlâ bir ölçüde içinde taşıyan bir mahlûk mudur? Yoksa insan yeryüzünde var olduğundan bu yana hep bir kültür içinde, bir topluluk içinde belirli göreneklere göre mi yaşamıştır? Yani aslında Batı düşüncesinin
Reklam
Bu bireyci erdemler, aynı zamanda son derece önemli sosyal erdemler olup, sosyal ilişkileri yumuşatarak tepeden gelen otoriter kontrol gereğini azaltır, hatta zorlaştırırlar. Bu erdemler bireyci ve ticarî toplum türünün geçerli olduğu yer ve zamanlarda serpilir, kolektivist ve askerî toplum tiplerinde ise yok olurlar.
Sayfa 189 - LiberteKitabı okudu
"Fakat eklemek gerekir ki köleliği ortadan kaldırmanın tek yolu 'insan' denilen varlığı 'kutsal' nitelikte saymaktır."
Sayfa 67 - Kaynak Yayınları-pdfKitabı okudu
Elektrik lambaları, telefonlar ve sergiler mükemmel olabilir, tıpkı süs bahçeleri, konserler, performanslar, purolar, kibrit kutuları, pantolon askısı, motorlu arabalar, basma kumaşlar, de­miryolları gibi ama eğer onların üretilmesi için insanlığın yüzde doksan dokuzunun kölelik yapması gerekiyor ve fabrikalarda perişan olmaları gerekiyorsa hepsinin cehenneme kadar yolu var!
Öteki
127 syf.
10/10 puan verdi
Kurak topraklarımız var içimizde dönümlerce.. Açgözlülükle mutluluk tıkınan, takındığı gösteriş maskesinin altında gizliden gizliye kendini aşağılayan, kendine güvensizliğinden dolayı sürekli yargılayan, komşunun ne diyeceğini düşünüp durmaktan kafayı yiyen, kendine kurtarıcılar arayan ve neticesinde kendi kendinin esir tacircisi olan; makamı, dini, cüzdanı, tankları yüzünden canlı olanın peşinden giden herkesi karalamaya çalışan, çorak, kurak, dar kafalı ve sınırlı hallerimizi barındıran topraklar... Bu eserle bir Osmanlı tokadı gibi çarpıyor hasır altı ettiğimiz gerçekler; fakat bu tokat seni beni yok etmek için atılmıyor elbet, gör kendini ey insanoğlu gör de doğru yolu seç diye çarpıyor yüreğine. Özgürlüğün her gün boğulmasına nasıl izin verdiğimizi ve bu sayede nasıl kölelik üretildiğini görmek için lütfen okuyun ve okutun..
Dinle Küçük Adam
Dinle Küçük AdamWilhelm Reich · Oda Yayınları · 201213.1k okunma
777 öğeden 501 ile 510 arasındakiler gösteriliyor.