Florentino Ariza ve Fermina Daza, birbirlerine aşık olurlar ve bir süre sonra, bir takım olaylar sonucu ayrılırlar ama Florentino Ariza, sevdiği kadından asla vazgeçmez ve o başkasıyla evlense bile onu beklemeye başlar. Kitabın başında, Fermina Daza'nın kocasının ölmesiyle Florentino hiç unutamadığı aşkının karşısına çıkar ve hala onu sevdiğini söyler. Böylece geçmişe dönüp aralarında neler olduğunu, neler yaşadıklarını ve işlerin nasıl bu noktaya geldiğini anlatmış yazar.
Büyülü Gerçeklik
Pembe bulutlar üzerinde gezinen, şirin bir aşk hikayesi beklemeyin. Acısıyla tatlısıyla, tam da hayatın içinden ama o kadar yoğun bir aşk ki okurken gerçek olamayacağını düşündüğünüz bir masal gibi.
Diğer Marquez kitaplarında olduğu gibi olaylar, kişiler gerçeklikle yoğrulmuş. Ete kemiğe bürünüyorlar gözünüzün önünde. Her birini yakından tanıyorsunuz. Hepsini her yönüyle kabul ediyorsunuz.
Okuması biraz yorucu ve dikkat isteyen ama son derece keyifli bir kitap.
Göreceği ilk anın üzerinden ölene kadar kurtulamayacağı, acı verici, çaresizce beklemenin kendini sınadığı sabır ile bekleyecek onu neredeyse 52 yıl. Lakin Ariza 52 değil 100 yıl olarak görüyor o süreyi. Gabriel Garcia'nın da 100 yıl ile ilgili olan takıntılarını bilirsiniz :)
Genel olarak üç karakter üzerinden ilerliyor bu yorucu ama soluk
Gabriel Garcia Marquez' in kitapları insanı kendi dünyasına çekiyor bazen okurken o kitabın içinde bir karakter oluveriyorsunuz. -Kısacık bir kitap olan Kırmızı Pazartesi de bunu hissetmiştim. ilk okuduğum Marquez kitabıydı. Kolera Günlerinde aşk da ise sıra dışı hoş bir aşk var. Bu kitapla ilgili spoiler vermek istemem ama bu kitap o dönemi yaşıyormuşcasına size aktaracak. Tek nacizane eleştirim bir kaç ayrıntı anlatısında sıkıldığım onun dışında mükemmeldi
448 syf.
4/10 puan verdi
Yazarın okuduğum diğer kitaplarından sonra büyük bir heyecanla başladığım, aslında daha çok kapağının güzelliğine aldandığım Kolera Günlerinde Aşk benim için büyük bir hayal kırıklığı oldu.
Ne diyebilirim ki.. Beklediğim gibi değildi. Kitabın adıyla içeriği de çok alakasızdı. Heyecanı yoktu bir kere. Olaylar basit ve saçmaydı. Düşünün 51 yıl aynı kadına aşık bir adam var ama sürekli başka kadınla birlikte. Tabi aşık olduğu kadını düşünmeden de edemiyor. Birileri aşkın duygularla ilgili olduğunu söylese de ben katılmıyorum. Eğer bir adam yıllar boyunca aynı kadını sevmişse, o kadına sadık kalmalıydı ki biz okuyucu olarak kitabı inanarak okuyalım. Ama böyle olunca aşktan çok takıntı gibi olmuş. Ya da saplantı..
Ayrıca filmi falan varsa izlemek istiyorum. Kitap olarak beğenmesem de senaryo olarak güzel olurdu doğrusu.
Neyse arkadaşlar sonuç olarak benim kimseye tavsiye etmeyeceğim bir kitap oldu. Yazarı ilk defa okumak isteyenler Kırmızı Pazartesi, Yüzyıllık Yalnızlık kitaplarını tercih edebilirler.
Not: Kitaptaki Pedofili durumu da gerçekten iğrençti. Bu yüzden yaş sınırlaması olmalı.
Bu kitabı okumadan önce kitapla ilgili yorumlari okuyup Yüzyıllık Yalnizlik'a benzetildigini görmüştüm. Bu sebeple çok merak ederek okumaya başladım. Ancak kitabın yarısına kadar çok zorlanarak okudum. Kitapta o kadar çok hurafe, o kadar çok sevgisizlik, anlayışsızlık vardı ki bunları okurken ruhum sıkıldı. Ambara kapatılan kadınlar, elleri bağlanan çocuklar, eşek dilinin faydalı olacağı hastalıklar, şiddet, büyü, cehalet... Tamam bunlar gerçek hayatta da yasaniyor diyebilirsiniz ama bence kitapta tüm bunlar anlatilirken insanın içini ısıtacak şeyler de olmalıydı. Ya da karakterlerin ruh halleri daha derinlemesine anlatilmaliydi. Ben bu eserde karakterlerin iç dünyasını göremedigimi düşünuyorum. Oysaki kitabı benzettigimiz Yüzyıllık Yalnizlik'ta ya da yazarin bir başka eseri olan Kolera Günlerinde Ask kitabında karakterler o kadar derinlemesine anlatılmış ki neyi neden yaptığını sorgulamıyoruz. Çünkü onun düşüncelerini bildiğimiz için ona hak veriyoruz. Tabi bunlar benim düşüncelerim. Okuyup karar vermek size kalmış.
