Modern anlamda devlet örgütü, paranın kullanılmaya başladığı dönemlerde kurulmaya başlandı. Bir başka deyişle, para kullanımı, devletin temel kurumlarıyla örgütlenmesini zorunlu kıldı. Lydialılar dönemine rastlayan bu gelişmenin ilk çıkış noktası da Ege'deki Miletos kenti oldu. (...) Kısa zamanda da çevredeki zengin tarım alanlarına sahip 90 koloni Miletos'a bağlandı. Ekonomik yaşamın içindeki hemen herkes tarafından istenerek iktidara gelen Tiran, önce her türlü ekonomik faaliyete ilişkin kurallar koydu; ekonomiyi disiplin altına aldı. Bu kuralları yürütecek, bugünkü karşılığı “bürokrasi” olan kurumları oluşturdu ve tarihin ilk ”devlet aygıtı”nı kurmuş oldu. Her ne kadar ilk kent-devlet Miletos olsa da tarih kayıtlarında bu devletin ilk tiranlarının adına rastlanamadı. Adına ilk rastlanan Tiran ise Korint devletinin Tiranı Bacchiades sülalesinden Kypselos oldu.
Türkiye yenikti, bitkindi ama herhangi bir Orta Doğu veya koloni ülkesinde olmayan özelliği vardı; eski bir devletin ve askeri bir toplumun yüksek ve hızla örgütlenme niteliği…
Reklam
Cezam infaz edilecekti. İşte o anda koloni cehennemin en korkunç köşelerinden birine dönüştü. Çiçekler, yapraklar, arılar için günlük güneşlikti yine, ama kötülük sinmişti her yerine. Her ağaç, her çiçek, her arı, mavi gökyüzü, çimenler bir cehennem köşesinin, bir cehennem görünümünün tamamlayıcıları oldular.
Sayfa 247Kitabı okudu
Musk sadece uydu gönderme ve uzay istasyonuna ikmal yapmanın maliyetlerini düşünmek istememektedir. Fırlatma maliyetlerini, Mars'a binlerce ama binlerce ikmal uçuşu yapabilecek ve orada bir koloni kurabilecek seviyeye gelecek kadar azaltmak istemektedir. Musk güneş sistemini fethetmek istemektedir..
Anlamak zor, dedi Lloyd. Neyi? dedi Masson. Bu kadar nefreti.
Ay'a, Mars'a koloni kuracağınıza önce yaşadığın Dünyayı yaşanabilir hale getirin. Pek yaşanabilir bir Dünya bırakmadınız da biz çocuklara. Gökdelenlerinizden Göklerde yerde kalmamıştı sayenizde uçurtmalara. Oynaya oyanaya gelemedik el ele veremedik ötekileştirme siyasetiniz ile.
Reklam
Doğrusu istenirse, Almanya ile üç yıla yakın bir süredir devam eden savaş İngiltere'yi neredeyse tüketmişti. Koloni ticaret yolları ve koloni birlikleri savaş çabaları için çok önemliyse de, İngiltere'nin denizaşırı topraklarından herhangi birini savunmak için elinde pek az kaynağı vardı. Avustralya Donanması'nın ana ikmal üssü olan Darwin, 19 Şubat 1942'de Japon uçakları tarafından ilk kez bombalandı ve ertesi ay, Japon askerleri Avustralya anakarasından bir saatlik uçuş mesafesindeki Yeni Gine'yi işgal etti. Avustralya hükumetinin artık kendini savunmak için İngiltere yerine Pasifik' teki diğer yegane önemli güç olan ABD'ye dönmekten başka şansı yoktu.
Sayfa 282 - On Altıncı Bölüm: Krizdeki İmparatorluk —Avustralya, Hindistan ve Burma—; Singapur ve Rangoon’un DüşüşüKitabı okudu
Byzantion, boğazdaki akıntının yönü, gemilerin yanaşması ya da kıyıya yakın seyretmesi, boğazdaki trafiğin kontrol altında tutulması ve balıkçılık açısından Kalkhedon' a göre daha elverişli bir konumdadır. Tabii bunların en önemlisi Karadeniz ile olan ticaretin kapısı olmasıdır. Karadeniz'in kuzey ve güney kıyılanndan Ege dünyasına ihraç edilen malları taşıyan gemiler ya da Ege dünyasından Karadeniz' e gönderilen mallan taşıyan gemiler Boğaz' dan geçmek zorundaydılar. Bu nedenle Byzantion bu gemilerden geçiş ücreti alabilir, onların erzak ve diğer gereksinimlerini sağlayabilir ve onlara durup dinlenebilecekleri bir liman vazifesi görebilirdi. Fakat bütün bunlar Karadeniz ticareti ile bağlantılıdır. Bu ticaret yolu ise ancak İ.Ö. 7. yüzyılın ortalarından itibaren önem kazanmıştır. Dolayısıyla, Megaralılar İstanbul Boğazı'na geldiklerinde henüz Karadeniz ticareti önem kazanmamıştı. Farkında olmadıkları bir avantajı değerlendirmeleri çok güçtü. Hatta denebilir ki, Karadeniz kıyılannda ilk koloni kurma girişimlerinde bulunan Miletoslular, o sıralar Karadeniz ile ticaret yapıyor olsalardı ya da Karadeniz ticareti o denli önemli olsaydı, Megaralılar'dan önce onlar Byzantion'u kolonize ederlerdi.
İstanbul Boğazı ile Byzantion'un kuruluşuna ait mitolojik öykü şöyledir: Argos kralı lnakhos'un kızı olan lo, aynı zamanda Argos kentindeki Hera tapınağının rahibesidir. Bir gün tanrı Zeus, Io'yu görüp ona aşık olur. Kocası Zeus'un bir başkasına ilgi duyduğunu öğrenen Hera, kıskançlığa kapılarak lo'yu Zeus'tan
Koloni - Köln - kolonya
Koloniler genellikle kurucu lejyonun ya da kumandanın adıyla anılmışlar. Mesela Ren nehri üzerindeki Colonia Claudia Agrippinensis böyle bir koloni. Bu yer sonradan önemli bir kent haline gelmiş. Adı Fransızca Cologne (‘kolony’), Almanca Köln olarak kalmış. 1710’lardan beri bu kentte imal edilen ünlü bir alkollü esans da Fransızca eau de Cologne , Almanca Kölnisch Wasser adıyla anılıyor. Türkçesi ‘kolonya suyu’ndan kısaltma kolonya . Ya da en son haliyle ‘kolan yağı’.
Reklam
1691'deki bir Virginia yasası, 'efendilerinin ya da hanımefendilerinin hizmetinden yasa dışı bir şekilde kaçan, zenci, melez ve öteki kölelerin öldürülmesini ve yok edilmesini' yasal hale getirdi. Ayrıca, 'bir zenci, melez ya da Kızılderili ile evlenen herhangi bir beyaz erkek ya da kadının koloniden kovulacağına hükmetti. Başka bir ifade ile plantasyoncular, beyaz ve siyahın otomatik olarak birbirlerinden nefret etmeleri bir yana, kimi beyazların kölelerle yakın ilişkiler kurmaları olasılığının farkına vardı ve koloni otoriteleri bunu, köle sahiplerine ölüm kalım yetkisi vererek bastırma yolunu seçti. İşte o zaman ırkçılık bir ideoloji olarak gelişmeye başladı. Bugün ırkçılığın yaygınlığı, insanları ırkçılığı, bir etnik kökenden gelen birinin bir başka etnik kökenden olana karşı doğuştan gelen nefretinden kaynaklanan ve her zaman varolan bir şey olarak düşünmeye yönlendiriyor. O zaman kölelik, aslında tam tersi olduğu halde, ırkçılığın bir yan ürünü olarak görülüyor.
Sayfa 250-251Kitabı okuyor
" ... genç General Mustafa Kemal Anadolu'ya geçmek için daha fazla beklemedi. Türkiye yenikti, bitkindi ama herhangi bir Orta Doğu veya koloni ülkesinde olmayan bir büyük özelliği vardı; eski bir devletin ve askeri bir toplumun yüksek ve hızlı örgütlenme kabiliyeti. "
Sayfa 159 - Kronik KitapKitabı okuyor
Karıncalar
(•••) Öğrendikleri her şeyi bir sonraki nesle aktarırlar. Bilgi kimsenin malı değildir. Alırsın ve geri verirsin. Ve böylece, bir koloni, bireysel üyelerinin çoktandır unuttuklarını hatırlar. (•••)
Sayfa 332 - İncir ağacıKitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.