Yer bir coğrafya, bir politika mekândır; cemaat de yerin toplumsal ve kişisel boyutlarının toplamıdır. Bir yer, orada yaşayan insanların "biz" zamirini kullanmaya başlamasıyla bir cemaat, bir semt haline gelir. Bu şekilde konuşabilmek için, ille de yerel kaynaklı olması şart olmayan belirli bir bağlılık duygusu gerekir; bir ulus da içindeki insanlar ortak inanç ve değerlerini somut ve gündelik pratiğe dökmeye başladığında bir cemaat haline gelebilir. Rousseau, politikanın işleyişinin gündelik hayatın bu ritüelleri üzerine kurulu olduğunu fark eden, politikanın bu ortak "biz" duygusuna dayandığını anlayan ilk modern yazardı. Modern kapitalizmin hesapta olmayan sonuçlarından birisi de, yerin değerini artırması ve insanlarda bir cemaat özlemi yaratmış olmasıdır! İşyerinde incelediğimiz bütün duygusal koşullar bu arzuyu harekete geçirir: Esnekliğin belirsizlikleri, köklü bir güven ve bağlılık duygusunun olmayışı, en önemlisi de kişinin kendisinden bir şey yapamaması, işi aracılığıyla "hayatını çizememesidir. Bütün bu koşullar insanları bağlılık ve derinliği başka yerlerde aramaya iter.
Sayfa 159 - Ayrıntı Yayınları