Öyle çok övülüyor ve tavsiye ediliyordu ki büyük bir beklentiyle başlamıştım, biraz hayal kırıklığına uğradığımı itiraf etmeliyim. Aslında tarih severim ama neden bilmiyorum okurken fazla sıkıldığımdan yanına birkaç kitap eklemek zorunda kaldım ve bitirmem fazla uzun sürdü. Betimlemeler hoş, İran'ı ve doğu kültürünü yakından tanımak hoş lakin fazla mı uzatılmış yoksa olaylar mı ilgimi çekmedi bilemiyorum. Gerçek mi diye fazla sorgulamam da beni uzağa itmiş olabilir çünkü Alparslan, Melikşah gibi dünyada önde gelen Türk liderlerinin pısırık işe yaramaz gibi tasvir edilmesi beni fazla rahatsız etti. Bence abartmıyorum Türk tarihi küçümsenmiş, komik. Amerika'nın iyilik meleği gibi yansıtılışı da apayrı komikti...
Tarihsel bilgilerini fazla sorgulamam beni soğuttu ama kitabın iyi yönleri de var elbette, yazarı Doğu'nun Limanları'nda tanımış ve sevmiştim ben, beklentim belki o yüzden de yüksekti. Yazarın bilgi düzeyi yüksek ve kitap da yararlı bilgiler içerdiğinden kültür genişletmesi yapıyor ama yukarıda da değindiğim gibi o bilgilerin doğru olup olmadığını sorguladım, yine de bir şeyler öğrendiğimi inkar edemem. Rubaiyat'ın Titanik'te battığı bilgisi beni şaşırttı mesela, Ömer Hayyam'ı da tanımış oldum. Sıkıldım evet ama okuması keyif de verdi bir yandan, olay örgüsü sıkmış olsa da yazarın dilinin akıcı olduğunu düşünüyorum. Sanırım Afrikalı Leo'da yeniden görüşeceğiz, elveda Semerkant.