İnsanlar, dinimizin gösterdiği huzur yolundan ayrıldıkları zaman dünyada bereket kalmaz rızıklar azalır Günah işlemek, rızkın daralmasına sebep olur. Rızkı veren Cenab-ı Hak, (Beni unutursanız, rızkınızı kısarım) buyuruyor.
Günümüzde fitneden, beladan, büyüden geçilmiyor. İmansızlık arttıkça, her türlü felaket beraberinde geliyor. Allahü teâlânın emir ve yasakları hiçe sayılıp beşer aklının ürünü hükümlere uyulursa
Namaz zekat gibi hükümlere uyulmazsa zina teşvik edilirse felaketi durdurmak imkânsız olur ve dört türlü rızık daralır:
1- İman rızkı azalır: İman tehlikeye girer. İmansızlık artar, küfür ve felaket yayılır. İmanı korumak için, Allahu teâlânın hükmüne dönmek gerekir.
2- Sıhhat rızkı azalır: Hastalıklar artar. Bugün tıbbî teknoloji ilerlemesine rağmen hastalık azalmıyor, daha çok artıyor. haram yemek sağlığı bozar insanı hasta eder.
3- Mal rızkı azalır: Geçim sıkıntısı artar. Aldığı paranın hayrını görmez. Kıtlık olur, mal bulunmaz. Bolluk olsa, bu sefer pahalılık olur. Çünkü israf çok, Allah korkusu da yok.
4- İnsanlık ve merhamet rızkı daralır: Mezardakilerin pişman oldukları şeyler için, dünyadakiler birbirini yiyorlar. Bugün merhamet kalmadı. Herkesin nefsi konuşuyor, (Ben) diyor.
Komşuluk, borç alıp verme,yardımlaşma ,akraba ilişkileri hepsi yok olmak üzere
Bütün bunlardan ancak Allah'ın yüce hükmüne dönerek İslami yaşam biçimini benimseyerek kurtulabiliriz!!!
Makedonya, yaşlılardan dinlediğimiz, çocukluğumuzdan bildiğimiz Makedonya değil! O Makedonya Makedonyalılarındı! Hıristiyanı, Müslümanı, Rumu, Bulgarı, Sırpı, Arnavutu, Osmanlısı Makedonyalıyım demeyi birbirine çok görmezdi. Şimdi bu din ayrılığı çekişmesi, ulusçuluk kavgaları çıktı çıkalı Makedonya'da hava karardı, dostluk, kardeşlik, komşuluk hatırı kalktı, herkes birbirine girdi.
Bulgar Rumu, Rum Bulgarı, Sırp Arnavutu, sonunda hepsi bir olup Türk'ü Müslümanı vuruyor, öldürüyor. Sonu ne bunun? Neye, niçin?
Saçma bir kavga bu! Yanlış bir anlayış. Herkesin anasından babasından öğrendiği dille konuşmasını, türkü söylemesini anlarım, ama kendi diliyle konuşmayanı düşman bilmesini anlamam!
...
Hesiodos Homeros ile birlikte Yunan yazınının ilk ozanlarındandır. Çoğu zaman ozan olarak Homeros’un arkasında gösterilse de –ki gösterilmesinde haklı sebepler vardır- bazı özellikleriyle birbirlerinden ayrılırlar. İncelemeye bu farklılıkları belirterek başlamak istiyorum:
1. Homeros yapıtlarında ismini vermez, kişiliğini belli etmez. Ama
Orhan Kemal... Toplumsal sorunlara, konulara ve kişilere dair en güzel yazıları yazan usta bir yazar. Kendisiyle tanışmam geç oldu ama hoş oldu. Bütün kitaplarını, hayatını kesinlikle okumam gerektiğini fark ettim.
"Dünya Evi" kitabı, "Baba Evi" ve "Avare Yıllar" romanlarındaki 'Genç Adam'ın hayatını konu alıyor.
Kuzguncuk, İstanbul'da Boğaz'ın Anadolu yakasında, şirin ve renkli sokakları, asırlık çınar ağaçları ile hem İstanbul'luların hem de şehri ziyarete gelenlerin uğrak yeri olan huzur dolu bir boğaz semtidir. Semtin en belirgin özelliği farklı dinlere inanan insanların uzun yıllar bu şirin semtte iyi komşuluk ilişkileri içinde yaşamış olmalarıdır.
Ahmet Tezcan, Kâfirûn'da 1960'lı yılların Kırşehir'inden esaslı bir Türkiye portresi çıkarıyor. Bütün şaşırtıcılıklarına rağmen gerçekliğinden bir an bile şüphe duyulmayan karakterleri, isteseniz de kitabı elden bıraktırmayan bir olay örgüsü ve dikkat çekici bir dil ustalığıyla bir araya getiriyor. Kâfirûn, acıların, yoksunlukların ve
"Kalbleri birbiri için çarpan fertlerden müteşekkil sarsılmaz bir aile ocağıydı, Huzur Sokağı.. Herkeste köklü bir gönül birliği vardı... Herkes birbirine karşı sonsuz bir sevgi, derin bir muhabbet, samimi bir kardeşlik, candan bir bağlılık duyardı... Komşuluk münasebetleri öylesine kuvvetliydi ki, şairin:
"Kimse haksızlıktan etmezmiş tegâfül ihtiyâr ;
Ferde râci’ sadmeden efrâd olurmuş lerzedâr."
Dediği gibi, sokak sakinlerinden bir kişiye veya aileye gelen herhangi bir musibet ve felaket, bütün sokağın derdi ve elemi olur, felaketzedeye yardımcı olmak, onu teselli etmek, derdine derman olmak için herkes birbiriyle göz yaşartıcı bir fazilet yarışına girişirdi..."
“Siz iyiliği emreyler, kötülükten nehyeder, Allah’a inanır olduğunuzdan, insanların hayrı için meydana çıkarılmış en hayırlı bir milletsiniz…” (Kur’an, Âl-i İmrân, 110)
Dünya şu son yıllarda açgözlülük ve kinin cirit attığı bir savaş meydanına dönmüştü. Her şey, sanat, düşünce, yazı, gelecek, seks, komşuluk her şey kokuşmuştur…
Doğu'nun Limanları"nda babası Osmanlı hanedanlığına mensup, İsyan Kitapdar’ın hayat hikâyesini anlatıyor bizlere. Kitapdar’ın Adana’da başlayan hikâyesi, Lübnan, Beyrut, Paris hattında devam ediyor.
• • •
Aslında yazarın, kitabın başından itibaren Kitabdar’ın hayat hikâyesini anlatıyor olmakla birlikte, onun hikâyesi üzerinden bir zamanlar