"İnsanım ben, yani benzerlerinin acıları karşısında acı duyan tek yaratığım, insanım.."
Bu geceyi Panait İstrati'nin Uşak adlı eserine adadım. Okuduğum ilk eseridir. Uzun zamandır okumak istediğim bir yazardı Rumen İstrati...
Uşak kitabı şüphesiz en iyi, en sanatsal kitabı değildir. İlk bu kitabını okumanın büyük bir artısı var o da:
Komünizm, toplumun ürünlerini mülk edinme gücünden yoksun kılmaz; böylesi bir mülk edinme yoluyla başkalarının emeğini boyunduruk altına alma gücünden yoksun kılar, o kadar.
İncelemeye ciddi bir başlangıç yapalım. Çünkü kırmızı yağan kardan değil katran gibi bir konudan bahsedeceğiz.
Komünist Manifesto yada yayınlandığı adıyla Komünist Parti Manifestosu; uzun ve eserin anlaşılması için elzem olan 'sunu' kısmıyla başlıyor, 4 ana başlık üzerinden devam edip Marx ve Engels'in çeşitli ülkeler ve sonraki basımları için
Papazla feodal bey nasıl sürekli el ele olmuşsa, papazca sosyalizm de feodal sosyalizmle el eledir. Hristiyan ehliliğine sosyalist bir renk vermekten daha kolay şey yoktur. Hristiyanlık özel mülkiyete karşı, evliliğe karşı, devlete karşı çıkmamış mıdır? Bunların yerine yardım severliği ve yoksulluğu, evlenmemeyi nefis terbiyesini, manastır hayatını ve kiliseyi vaaz etmemiş midir? Hristiyan sosyalizmi, rahibin aristokratın kin dolu kıskançlığını takdis ettiği kutsal sudur.
Feodal toplumun yıkıntılarından doğan modern burjuva toplumu, sınıf karşılıklarını ortadan kaldırmadı. Yalnızca eskilerin yerine yeni sınıflar, yeni baskı koşulları ve yeni mücadele biçimleri koydu