Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Kimisi Yobaz bir softa olduğu halde, laik bir cumhuriyetçi kesilir. Kimisi zengin ve hovarda bir miras yeri olduğu veya mahiyetinde birtakım zavallı işçiler çalıştırarak onların emeğini sömüren insafsız bir sermayedar Olduğu halde komünistlik taslar. Kimisi menfi ruhlu bir dedikoducu olduğu halde hükümeti dalkavukluk eder. Kimisi de kendinden başka bir şey düşünmeyen bir dalavereci veya çirkin yüzünden Türk olmadığı anlaşılan bir gayri Türk olduğu halde Türkçülük rolü yapar. Bunların hepsi Türklük ve Türkçülük için zararlı insanlardır. Türkçülüğün sert bir ahlakı vardır. Türkçü kendisini mühimsemez, alçak gönüllüdür, suç yapmışsa veya yanılmışsa itiraf eder. Geçmişe ve eski değerlere bağlıdır. Eski Türkçüleri devirerek yükselmeyi düşünmez. Kalbi yalnız milletine hizmet etmek duygusu ile vurur. Bencillik davasında değildir. Her dinde ve her ahlak prensibinde kötü olan yalan, iftira gibi küçüklüklerin yanından bile geçmez.
Sandıklı demokrasiyi uygulayanlar ne bilsinler. Malraux’nun kim olduğunu. Bakmışlar ki romanın adı Umut, umutta bir komünistlik kokusu var, hemen bir emir, toplatmışlar kitabı.
Reklam
"Bizler şamar yemiş büyük bir devletin adamlarıyız. Şamar yememiş bir takım büyük devletlerin bizim tecrübelerimize ihtiyacı var" Bu sözler Devlet Ana romanın yazarı
Kemal Tahir
Kemal Tahir
'e ait. Komunistlik suçundan 14 hapis yatan Kemal Tahir'in; "son üç yüz yıldır dünyada barışı sürekli ihlal edenlerin bizler değil, Batılılar" olduğu tespiti bugün daha iyi anlaşılıyor.
Akif Emre
Akif Emre
Omurgasız sağ basın, dönek solcular sürüsü!
Haber gazetelerde çıkar çıkmaz, bütün gazeteler ağız birliği etmişcesine ölmüş olan Sabahattin Ali'ye saldırmaya başladılar. Gazeteler maktule saldırıyorlardı, sövüyorlardı. "Bir komünistin leşi vatan topraklarında yere serildi" diye yazıyorlardı. Oysa Sabahattin Ali Türkiye'de kanunla yasaklanmış olan komünistlik suçundan hiç mahkum olmamış, komünistlikten sanık bile olmamıştı. Suçu Bulgaristan'a kaçarken öldürülmüş olmasıydı.
Kendi kültürüne en az sahip çıkan ülkeler arasında sonlardayız muhtemelen...
Bizim burjuvalar ne yapmışlar, komünistlik pezevenkliktir, demişler. Bizim burjuvalar ne yapmışlar, komünistlik kızılbaşlıktır demişler. Ahlaksızlık, vatan hainliğidir, demişler. Komünistler kendi vatanlarını, kültürlerini, geleneklerini yok ederler, demişler.
Bilimin ülkemizdeki çöküşünün en önemli sebebi ise tamamen bilgisiz politikacılardır ki, bunun en güzel örneği Tayyip Bey'dir. Bilimden en küçük bir haberi olmayan bu zat, bugün antropolojiyi ırkçılık, yarın Darwinizmi komünistlik, öbür gün fiziği ve kimyayı toplu katliam aracı olarak takdim edebilir. Akademimizi yok eden bu kafanın üniversitelerimizi götüreceği yer ise Osmanlı medresesinin miskinliğidir.
Reklam
Her Dönemin Mağduru : Solcular
Serteller, Türkiye’de yaşayamaz hale getirildiler. Geçinecek durumları tamamen ortadan kalktı. Gitmek zorunda bırakıldılar. Türkiye’ye biraz yakın olabilmek için Bakü’ye yerleştiler. Türkiye’yi çok özlediler... O dönemde Rusya ile mektuplaşmak komünistlik anlamına geliyordu. Baskılar yüzünden hiç mektuplaşamadık.
İnönü'ye rahmet okuyanlara gelsin...
Köy Enstitüleri yok edildiler efendim, yok... Bunun çeşitli sebepleri vardı. Ama gösterilen sebepler şöyleydi: Kızlarla oğlanlar seks yapıyorlarmış, kızlar fahişe olmuşlar, buralar fesat yuvalarıymış, komünistlik almış yürümüş vs. vs... Tabii gerçek sebepler başkaydı. Reşat Şemsettin Sirer faşist düşüncelere sahipti, Hitler ve Mussolini yanlısıydı. Bunların çoğunluğu toprak ağalığı veya şeyh soyundan gelmeydiler. Toprakları ellerinden gidecek diye korkuyorlardı. Öte yandan bu eğitim nedeniyle kadın-erkek eşitsizliğinin bozulacağını düşünüyorlardı. Çünkü köylerde kadın yarı köledir, onların eğitilmeleri, uyanmaları istenmiyordu. Ben hâlâ şuna inanıyorum ki, Köy Enstitüleri kapatılmamış olsalardı, memlekette okumamış, aydınlanmamış tek insan kalmayacaktı. Maalesef onların yerini imam hatip okulları aldı ve bugüne geldik. Başka ne denir?
Nâzım hapiste
1932'de pek çok ilde başlatılan soruşturmadan payını alır 'gece gelen telgraf' kitabında halkı isyana teşvik ettiği gerekçesiyle tutuklanır yargılama idamla başlar,5 yıl hapiste biter.Cumhuriyetin 10.yılı nedeniyle çıkarılan aftan yararlanır,2 yıla yakın hapiste kaldığı için infaz hesabına göre 4 Ağustos 1934'te tahliye edilir. 1936 yılının son haftasında"kitap yoluyla komünistlik yapmak" suçlamasıyla 13 kişiyle birlikte gözaltına alınır sonrasında tutuklanır bir yılbaşı daha hapiste geçer. 17 Nisan 1937'de serbest bırakılır 2 ay sonra 21 Haziran'da beraat eder yattığı 4 aylık hapis yine alacak hanesinde kalır!
Sayfa 94
BAYRAKLI SINIF TAHAKKÜMÜ (1/2)
Askeri Savcı, bir yazımın, içinde “sol” sözcüğü geçen bir bölümünden dolayı kahredici(!) darbeyi vurmuştu. Suç da büyüktü. Yazıda bir halk türküsünü anarak komünistlik yapılmıştı. Kaçırır mıydı bunu, koskoca savcı? “Soldan sağa salla bayrağı düşman üstüne…” İşte dehşetengiz yazı bu…Savcı, uzun araştırmalardan sonra bu sözde komünizm propagandası olduğunu saptayıp imzayı basmıştı. Evet, yakalamıştı komünisti. Hem de kıskıvrak! “Komünist düzenin getirilmesinde bayrağın soldan sağa düşman üzerine sallanacağını belirtmektedir.” Vay anasına! Demek böyle demiş…Demiş mi? Demiş! Öyleyse bas cezayı! Savcı, ciddi ciddi kürsüde bu türküyü okuyor. Beni bir gülme aldı ki, sormayın! Sıkıyönetimler, emirler, gece yarıları ev basmaları, ranzalar, nevresimler, nöbetçiler, adli müşavirler demek hep bu tür suçlar içindi: “Komünist düzenin getirilmesinde bayrağın soldan sağa düşman üzerine sallanacağını belirtmektedir.” Düşünün bakalım, Lenin böyle mi yapmış? Ya yapmışsa?...yapmışsa yandığın gündür. Hiç adamın gözünün yaşına bakmazlar. Sallamasaydın bayrağı efendi! Eloğlu sallıyor mu?
Reklam
Koğuşta, eşkıya Hilmi diye bir de haydut vardır. Ağaların beslemesi bir zavallı kuklacık. Hilmi tek kaşını havaya kaldırıp kör Kemal'e sokulur: "Bana bak tekgöz, Allah var yalan mı söyleyeyim, ailen sana gele gide bana da çok yardım etti. Hani hayatımı kurtardılar desem başım ağrımaz. Ama yine de bu hapishanede tek düşmanın benim. Benden kork oğlum. Katillikten, hırsızlıktan, cebelleziden, ırza geçmekten gireydin dama, başım üstünde yerin vardı. Ama komünistlik, tövbe estağfurullah, en fenası... Sırtını sağlama al. Her an her şeyi bekle benden oğlum." Ve hapisten çıkmadan bir ay önce bu Hilmi denen ağa oyuncağı, sırf siyasi suçlu diye Yaşar Kemal'i bıçaklar.
Sayfa 86 - Lim Yayınları
Solu komünistlik alameti olarak gören anti-komünizmin tipik bir mümessiliydi. 6-7 Eylül vakasının suçunu bile ilk günlerde ezberden "komünistlere" yıkmıştır!
Askeri Savcı, bir yazımın, içinde "sol" sözcüğü geçen bir bölümünden dolayı kahredici darbeyi vurmuştu! Suç da büyüktü. Bir halk türküsünü yazıda anarak, komünistlik yapılmıştı. Kaçırır mıydı bunu, koskoca savcı? "Soldan sağa salla bayrağı düşman üstüne... "
Şimdi daha cahili ve azılısı var!!!
Başbakan Sayın Özal, "uydu aracılığı" ile düzenlediği basın top- lantısında, arkadaşımız Ahmet Tan'ın "Rabıta Örgütü olayı" ile ilgili sorusunu "Hadise olduğundan daha fazla ideolojik nitelikte büyütül- müştür" diye yanıtladı.Konu ideolojikmiş... Ideoloji, siyasal, dinsel, sanatsal ve felsefi düşünce biçimlerinin tümünü kapsamak üzere kullanılan genel bir kavramdır.Bu bakımdan, laik düşünce gibi "İslâmcı düşünce" de bir "ideolojik" nitelik taşır. Atatürkçülüğün siyasal düşünce alanında bir başka adı olan laikliği savunmak nasıl "ideolojik tavır" ise bu ilkenin, Başbakanın kardeşinin ortak olduğu bir para imparatorluğu eliyle yıkılmak istenmesi de işte böyle bir ideolojik tavırdır. Önce bunu anlayalım! Başbakan Özal'ın dilinde "ideoloji" açıkça komünistlik demektir.
Sayfa 308Kitabı okudu
687 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.