Benden sana
Yazdıklarımı okurken arkada da dinlemen için bir şarkı var, bizim şarkımız olsun youtu.be/XSMm9LOJ8pw?si=... aç ve öyle ďinle beni:) öhöm öncelikle bu yazıyı anı olarak yazıyorum, belki ilerde balıklarımız okur💕
.... Neden “Sosyalizm” ? Albert Einstein, Mayıs 1949: Ekonomik ve sosyal konularda uzman olmayan birisinin sosyalizm üzerine görüşlerini açıklaması önerilebilir mi? Bunun birkaç nedenle olabileceğine inanıyorum. Öncelikle soruyu bilimsel bilgi açısında ele alalım. Astronomi ile iktisat arasında önemli yöntemsel farklılıklar yokmuş gibi
Reklam
Önsöz ve Teşekkür
Postmodern
Postmodern
önsöz ve teşekkür ..... Daha önce muhtelif yerlerde okuyucu ya da dinleyiciyle karşılaşan yazıların tamamı gözden geçirildi, belirli yerler yeniden kaleme alındı, bazı eklemeler ve çıkarmalar yapıldı. Giriş bölümü ise neredeyse bütünüyle bu kitap için yazıldı; burada sadece bölümün son paragrafı olan
İnsanlığın günlük hayatı üzerinde etkili olmak ve onu başka bir yöne çevirmek isteyen bir ruhun zaman zaman uzlete çekilmesi, yalnız kalması, yeryüzünün meşgalelerinden, hayatın sıkıntılarından, insanları uğraştıran basit günlük gayelerden kendisini soyutlaması kaçınılmaz bir şeydir.
Fi Zılali'l-Kur'an 12. Cilt
Fi Zılali'l-Kur'an 12. Cilt
Bir konu üzerinde araştırma yaparken denk geldim bu açıklamaya. Heyecanla 12. Cilde ulaşmayı bekliyorum 🥹
Maral Atmaca
Maral Atmaca
Bence galiba yazarın ilk kitaplarından. O yüzden bence biraz cringe olması doğal. Şöyle cringe, konu çok basit, o kızım felan demeler cringetı. Evet, gerilim biraz vardı oralar güzeldi lakin Drew'in tavırları hoşuma gitmedi. Yeşil ise normaldi. Zaten Yeşil'i de sevmesem kitap düşmanım olurdu. Onun haricinde Emily ve Marcus çiftini güzel ve komik buldum. Bence biraz daha ön planda olabilirdi. Yani pek tavsiye veremeyeceğim lakin böyle cringe şeyler sevenler varsa okuyabilir.
Ötanazi Okulu
Ötanazi Okulu
İçimin kaygıyla, stresle, bir türlü tam teslimiyete varamayışla dolu olduğunu hissediyorum. Biraz yol katetsem, bir şeyler oluyor ve yine kaos. Şu kapıdan çıkıp diğer insanların dünyalarıyla buluştuğumda ruhumun kirlendiğini hissediyorum. Uzak durmak yetmiyor, mecburiyetler var. Kibirden mi diye çok düşündüm. Yanılmıyorsam, değil. İnsanların
Reklam
EDEBİYAT ÖĞRETMENLERİ VE BİLİMCİLERİNE.
TÜRK EDEBİYATINDA DİL VE MİLLİ EDEBİYATIN SEYRİ Geçmişten günümüze edebiyatımızın seyrine kısaca göz atalım. 1299’da Osmanlı’nın kurulmasından bir süre sonra Divan edebiyatı başlamıştır. Bu edebiyatın zemini Arap, Fars ve Acem dilleri ve edebiyatları üzerine teşekkül ettirilmiştir. Edebiyat sahası, ecnebi ülkelerin milli değerlerini kullanarak
Artık bu konuyu genelleyeceğim. İnsanlar çok sıkıcı. Sohbet etmeyi bilmeyen, gününü boş geçiren ve böyle bir hayat idame ettirip kendince “yaşadım” diyen çok insan var. En basit; burada herkes kitap okuyor görünüyor. Konuşma üslubuna bakıyorum “yaş kaç” diye soruyor. İlk tanıştığın insana “siz” diye hitap edilmesi gerekirken senelerdir sohbet ediyormuşuz gibi “naber” diye söze giriyor. Kitap ile ilgili neler düşünüyorsun diye sorduğumda “hiçbir şey” diyor. Kitap okumak alıntı paylaşmak değil benim için. Sohbet ederken neyin etkisinde kaldın, neler düşünüyorsun vs çok fazla konu var. Bir insanla konuşmak gırgır şamata da değildir. Ben çok sıkılıyorum bundan. Öğrendiğini paylaşmak, etkilendiğin bir şey olur bunları anlatmak, fikirleri tartışmak vs bunlar önemli. Sanırım bu devirde kitap okumak sadece okumakla kalıyor. İnsanlar altını çizdiği cümlelerin sadece çizimi ile yetiniyor.
Urla’daki markette basit bir omuz atma şeysine bir kişi ölmüş, iki boksör kardeş de müebbet yemiş. Yanında kadın, çocuk olan biriyle kavga edilmez, biri alttan alıyorsa konu uzatılmaz, düşene vurulmaz, bir kişiye birden fazla kişi saldırmaz. Doğrusu budur, hala bu yazılı olmayan kurallara uyanlar var, uymayınca sonuç bu olaydaki gibi oluyor
Latife Hanım ile Mustafa Kemal’in sırrı: Kanlı yelpaze
Latife Hanım-Mustafa Kemal evliliğinin gergin anlarından biri... Sinirini yelpazesini avucuna vurarak gidermeye çalışan Latife Hanım, elini kanatır. Atatürk, tokat atmaya yeltenir. Fakat Latife Hanım kendini müdafaa için elini siper etmeye kalkınca kanlı parmaklar Atatürk’ün yüzüne isabet eder... Mustafa Kemal Atatürk’ün hayatına giren
Reklam
İnsanın kendini tanımak istediği yaşlar, etrafının en kalabalık olduğu yaşlardır. Bir sürü göz, bir sürü söz, bir sürü fikir içinde bir ben'i bulma arzusu Sonra bir perde kalkar ortadan, ben kimim sorusu çıkar gün yüzüne. Kendinden en az bahsettiğin, senden en az bahsedildiği yaşlar . Bir konu atılır ortaya, biri ben en çok tarhana çorbası seviyorum der öteki ben o çorbayı hiç sevmiyorum der. En can alıcı noktada, soruyu sana yöneltiyorlar: Sen peki seviyor musun ? Ah, tam işte orda hangisini demeli insan? Evet seviyorum mu, hayır sevmiyorum mu? Bu çorbayı sevip sevmediğimi hiç düşünmemiştim? Oysa daha ne çok şeyi hiç düşünmemiştik. Bunun gibi basit bir konuyla açılan ben neyi seviyorum sorusundan ben kimim sorusuna geçiyoruz, ya da o soruyu daha önce kendine hiç sormamış bir çok insan gibi öyle hayatın kıyısından köşesinden geçip gidiyoruz. .
Resim