Yalnızlık insanda büyük sorunlar yaratır mı?
Sartre, kitabın iç yüzeyinde kendisiyle başbaşa kalmak istemiyor gibiydi. İnsanın zihninin en derin sokaklarında istemediği düşüncelerle karşılaşmamak için o sokaklara kilit vurmasını, Sartre üslubunu biraz daha abartarak ifade ediyor.
Kitap, konusu ve yazılış biçimi bakımından günlük bir anlatıma sahip ve okuyucuyu bazen tükenişe sürüklüyor.
İnsanları yoğun bir şekilde gözlemleme tutkusunu, kafasının içinde yaşamayı benimsemiş, aslında yalnız demek tam yerinde bir deyim değil, insanlardan hoşnutluk duymayan birinin yalnız kalması zaten olanaklı bir durum. Sartre de belki de bunu varoluş krizleriyle çözüm çemberine dahil ediyordu.
Kitabın içerisinde beni bile çileden çıkartan durumlardan biri de, konu bağımsızlığı.
Bir konunun girişine takılmışken, hemen bir diğer sayfada başka bir konunun başlangıcıyla karşılaşmak, okuyucu olarak benim kitaptam kopmama sebep olabiliyordu.
İncelememi de kitaba özgü bir dille, her şeyden bağımsız olarak yazıyorum.
Kitapta ki baş karakterın bir nevi nevrotik bir hasta olduğunu görmek ve anlamak mümkün. Sartre nin de zaten anlatmak istediği durum, insanın kendi içerisinde verdiği savaşların, zafer ve yenilgileriyle, müphem durumlarıyla
Bazı yanılsamalarla kendi içerisinde kendinin kim olduğunu bulma seviyesine erişmeyi anlattı bana.
Fazla uzatmanın bu kitapta verdiği menfi etkiyi göz önüne alarak incelemeyi bitiriyorum ve okuyacak her bir güzel insana, sabır diliyorum. Sıkılacak ve bırakmak isteyeceksiniz lakin sandığınızdan daha büyük bir eser. Herkese iyi okumalar...