Labirent var. Bizim boyumuzu aşan duvarlar var. Koyuyorlar bizi içine, biz deliler gibi yol bulmaya çalışıyoruz. Her kavşakta sağa mı gideceğim, sola mı gideceğim? Labirente yukarıdan bakan birini düşünün. Labirentteki bütün olası yolları görebildiği gibi bizim çıkıp çıkamayacağımızı da görüyor, girdiğimiz yola göre. Bu bizi mahkum yapmıyor. Biz labirentin içerisinde kendi kararlarımızı kendimiz veriyoruz. Sadece boyutsal bir farkla labirenti görebiliyor olmak, bana hükmedebildiği anlamına gelmiyor oradaki görüşün.
Bir deney vardır, hayvanlarda adalet üzerine. İki tane yan yana kafeste maymun bulunur ve maymunlara birer taş verilir. Maymunlar bu taşları vererek yiyecek alırlar; başlangıçta her iki maymuna da taş karşılığında salatalık dilimi verilir. Bu şekilde, her taşa bir salatalık dilimi alırlar. Ancak bir süre sonra, maymunlardan birine taş verdiğinde üzüm verilmeye başlanır. Yan taraftaki maymun, taş verdiğinde hala salatalık alırken, komşusunun üzüm aldığını görür. Bu durumu fark eden maymun, adaletsizlikten dolayı öfkelenir ve ortalığı yıkmaya çalışır, "Ben de üzüm istiyorum!" diye tepki gösterir.