2

28 Şubat

1 member
Kin yuttuk, kan kusturacağız.
#28Şubat
"Geçmişi unutalım!" sözünü tiksinç buluyorum, mümkünse kâlû-belâ'yı hatırlayalım."
İsmet Özel
İsmet Özel
Reklam
28 Şubat
Evet, Türkiye'de İslâmî davranış, yalnızca bir özgürlük atılımıdır. Ama kendi soysuzlaşmış hayatlarının ancak Müslümanların baskı altında tutulması pahasına devam edebileceğini açık seçik bilenler, son bir çırpınış bile olsa "irtica geliyor" oyunundan vazgeçmeye yanaşmayacaklardır.
İsmet Özel
İsmet Özel
“28 şubat 1997. Beraberinde getirdikleri sebebiyle dışlamalar, acılar ve haksızlıklar günü. Kendisine örtüsünü muhafaza ederek eğitim alma hakkı bile verilmeyen kız kardeşlerimize, annelerimize ve bizzat kendimize yapılan zulmü unutturmayalım olur mu? Üniversite eğitimi almak isteyen baş örtülü kadınları örtülerini çıkarmaya ikna etmeyi amaçlayan ikna odalarını, sağlık karnesinde örtüsüz ve saçlı fotoğrafı olmadığı için geciken tedavisi sebebiyle vefat eden Medine teyzeyi, kendisine ‘kes sesini, konuşmaya hakkın yok’ denilen okul birincisini… devam edeyim mi? Ecevit’in, baş örtülü Merve Kavakçı’ya meclis kürsüsünden seslenerek ‘bu hanıma haddini bildiriniz.’ dediğini, Bahçeli’nin ‘çağdaş olmayan kıyafete izin yok.’ dediğini, Kılıçdaroğlu’nun ‘örtü bir metrekarelik bez parçası.’ dediğini, Akşener’in ‘MGK kararlarına ben de imza attım. 28 şubat uygulanacak, başka yolu yok.’ dediğini… türetebilirsiniz, di’mi? Keşke türetemeyecek olsanız, keşke türetemeyecek olsak. Ben baş örtülü kadın ve baş örtüsüz kadın ayrımı ile üniversite eğitiminden yoksun bırakılan, ortaokul ve lise eğitimi aldığı sırada okula girerken başını açmak zorunda kalan, kamuda baş örtüsü ile çalışma hakkı elinden alınan kız kardeşlerimi unutmak ve unutturmak istemiyorum. Lütfen kimseye kinlenmeyelim ama bu göz yaşlarını, bu eşitsizliği unutmayalım. Çünkü unuttuğumuz an tarih tekerrür eder.”
Başörtüsü davasını kazandık ama örtünün altındaki başları kaybettik. Aliya İzzetbegoviç'in de dediği gibi "Davalar acılar içinde doğar, refah içinde ölür." Rabbim feraset versin cümlemize.
Daha önce de açıklamaya çalıştım, pek çok yerde dile getirdim; 28 Şubat gecesi direnen bir başbakan görüntüsü verecek bir
Necmettin Erbakan
Necmettin Erbakan
kahraman olurdu. Sadece halkın, özellikle de toplumun yüzde 70'ine yakın ezici çoğunluğunu oluşturan sağ kesimin gözünde kahramanca bir konuma gelirdi. Daha da önemlisi, kendisine karşı olan, hatta kendisinden nefret eden kesimin bile gözünde derinden derine saygın bir hale gelirdi. Erbakan'ı ülkesi için çok tehlikeli ve zararlı bularak şiddetle nefret eden bir komutan bile başbakanlık makamının haysiyeti adına kararlı bir direniş sergilemesi halinde ona saygı duyardı. Ne var ki Erbakan o geçmişi ile bu tür bir kahramanlığa müstahak değildi. Allah, böyle bir geçmişe böyle bir şan ve izzet nasip etmedi. O gece Erbakan MGK'dan çıkıp basına bir açıklama yapsa ve, "Bu komutanlar siyasete karışıyorlar. Resmen idareye el koymaya kalkışıyorlar. Ben şimdi derhal kararname hazırlatıyorum. Doğruca köşke götüreceğim ve bu komutanların hepsini görevden alması üzerine cumhurbaşkanından onayını alacağım. Eğer Süleyman Demirel bunları imzalamazsa istifa edeceğim" deseydi, Türkiye'nin kaderi değişirdi. Türkiye de siyaset anlam kazanırdı. Şimdi siyasetçi zurnanın son deliği olmaya mahkûm. AB sürecinde bu biraz değişti, ama yine de Türkiye'de başbakan aslında devletin baş muhasebe müdürü konumunda.
Reklam
133 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.