“28 şubat 1997. Beraberinde getirdikleri sebebiyle dışlamalar, acılar ve haksızlıklar günü. Kendisine örtüsünü muhafaza ederek eğitim alma hakkı bile verilmeyen kız kardeşlerimize, annelerimize ve bizzat kendimize yapılan zulmü unutturmayalım olur mu? Üniversite eğitimi almak isteyen baş örtülü kadınları örtülerini çıkarmaya ikna etmeyi amaçlayan ikna odalarını, sağlık karnesinde örtüsüz ve saçlı fotoğrafı olmadığı için geciken tedavisi sebebiyle vefat eden Medine teyzeyi, kendisine ‘kes sesini, konuşmaya hakkın yok’ denilen okul birincisini… devam edeyim mi? Ecevit’in, baş örtülü Merve Kavakçı’ya meclis kürsüsünden seslenerek ‘bu hanıma haddini bildiriniz.’ dediğini, Bahçeli’nin ‘çağdaş olmayan kıyafete izin yok.’ dediğini, Kılıçdaroğlu’nun ‘örtü bir metrekarelik bez parçası.’ dediğini, Akşener’in ‘MGK kararlarına ben de imza attım. 28 şubat uygulanacak, başka yolu yok.’ dediğini… türetebilirsiniz, di’mi? Keşke türetemeyecek olsanız, keşke türetemeyecek olsak. Ben baş örtülü kadın ve baş örtüsüz kadın ayrımı ile üniversite eğitiminden yoksun bırakılan, ortaokul ve lise eğitimi aldığı sırada okula girerken başını açmak zorunda kalan, kamuda baş örtüsü ile çalışma hakkı elinden alınan kız kardeşlerimi unutmak ve unutturmak istemiyorum. Lütfen kimseye kinlenmeyelim ama bu göz yaşlarını, bu eşitsizliği unutmayalım. Çünkü unuttuğumuz an tarih tekerrür eder.”