Profil
SON RÜZGÂR ESTİĞİNDE
“Nereden bileceksiniz yerden aldığınız taş hangi akrebi uyandırır. Nereden bileceksiniz, savaştığınıza benzemeniz seviştiğinize benzemenizden daha hızlı gerçekleşir.”
Sayfa 251Kitabı okudu
KLOZETLER BÜYÜRKEN
Popolar şişmanlandıkça sandalyelerle klozetler büyürken bisiklet oturaklarının giderek küçülmesi akıl almaz değil mi?
Sayfa 230Kitabı okudu
SEVDA İLE SODA
Sevda ile soda aynı kökten geliyormuş, mantıklı aslında, ikisi de ağızda başlar ağızda biter.
Sayfa 227Kitabı okudu
SEVDA İLE SODA
Bir düşman karşısında keder ile öfke pek çok kez aynı dili konuşur.
Sayfa 225Kitabı okudu
SEVDA İLE SODA
Şoklar içinden şok seçiyorum. Akıl bir kâse yoğurttur, yedikçe sulanır diye düşünüyorum. Kendimi bir başkasına dönüşmüş hissediyorum. Belki de bir başkasının kâbusuyum? Paralel dünyalara inanmaya başlamak üzereyim. Ama içimden şükrediyorum. Hâlâ hayattayım. Hâlâ sevdiklerimle sevmediklerimi birbirinden ayırabiliyorum ya da öyle sanıyorum.
Sayfa 222Kitabı okudu
SEVDA İLE SODA
Çocukken babamın yatakla aramdaki o saf arkadaşlığı bütün gün sürecek bir hasretle sonlandırmasıyla başlardı Pazar. Gözlerimi açtığımda babamın yüzünde bir aile reisinde bulunan tüm izleri görürdüm. Seyrek saçları karmakarışık, gözleri ezik ezik olurdu. Annemin içine yumurta kabuğu kaçırdığı menemenin kokusu, gece yarısı yıkayıp kaloriferlerin üstüne dizdiği çamaşırların mayhoş kokusu, gece yağan yağmurun sokaklardan getirdiği toprak kokusu ruhlarımıza sinerdi. Oturma odasında etrafa dağılmış köşe yastıkları, kenarda içine sigara külü dökülmüş portakal kabukları, gri havayı iyice karamsarlaştıran kapalı perdeler, kurcalanmaktan bitap düşüp koltuğun altına sinmiş TV kumandası coşkuyla yaşanmış bir Cumartesi gecesinin mirası olurdu. Evin tamamına yayılan ütü buharı her mobilyayı tek tek dolaşarak yukarılara yükselir fakat siyah-beyaz televizyonun yükselticisi bir türlü yükselmezdi. TRT'de eğlence programı 'Pazar 89' yayına girerdi. Bu yüzden Pazar gününü tek kelimeyle tanımlamam istense hiç duraksamadan 'Mustafa Yolaşan' derim. İçimde ertesi günün ağır sorumlulukları, kulağımda İngilizce öğretmeninin tiz çığlıkları, okul müdürünün tören konuşmaları birikir, yapılmayan ödevler, boyanmamış ayakkabılar ve bir türlü bulamadığım önlük yakam saldırıya geçerdi. Ütü dolaba girmeden, küller çöpe dökülmeden, pijamalar çekmeceye yerleşip perdeler açılmadan gitmezdi Pazar. Bulaşıkları yıkadıktan, Mustafa Yolaşan'ı evine gönderdikten sonra yeni haftayla buluşmaya hazır olurduk.
Sayfa 221Kitabı okudu
FIRIN SAATİ AYARSIZ EVLER
Odaklanmaya çalıştıkça aklıma Hale, Ece Güneş, Zeynep, doğmak için gün sayan oğlum, Ayvaz, Tunç Merkezkort geliyor. Kafam bir apartman kapısındaki zil listesine dönüşüyor. Tunç bodrum katta oturuyor. Hale yağmur damlatan ve ısınmayan çatı katında, Zeynep güney cephede ara katta, Ayvaz yan komşusu. Kızım apartman yöneticisi oluyor.
Sayfa 218Kitabı okudu
FIRIN SAATİ AYARSIZ EVLER
Dost, İmge ve D&R mağazalarının kırmızı, siyah ve ten renkleriyle kuşatılmış 'Yeni Çıkanlar' raflarını incelerken bazı yayıncılık formüllerinin değişmeyeceğini iyice anlıyorum. Bu parıltılı cehalet ortamında Dostoyevski'nin Budala romanının nasıl olup da hiçbir yayıncı tarafından 'Salak' yahut 'Moron' diye çevrilip basılmadığına yeniden şaşırıyorum. Ayvaz'la yeni tanıştığımız günlerde bana 2016'dan beri kitapçıları gezdiğini, kapaklara bakıp dünyada sevmeyi bilen erkeklerin atlet giymediğini öğrendiğini ve henüz yazılmamış yegâne aşk romanının 'Katırcasına Sev Beni' olabileceğini iddia ettiğini anımsıyorum.
Sayfa 217Kitabı okudu
FIRIN SAATİ AYARSIZ EVLER
Sosyal sorumluluklarda bile olsa devlet çarklarının insan ötesi bir sistemle döndüğünü fakat araya bir sürpriz sıkıştırmanın da gelenekten sayıldığını iletiyor. Gülüyoruz. Otoriteyi temsil eden kişinin şakasına sessiz kalmanın eninde sonunda cezalandırılacağını biliyorum.
Sayfa 216Kitabı okudu
169 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.