Yaşar Kemal ile ilk tanışmam bu sürükleyici eserle oldu.
Hikayesiyle kurgusuyla özellikle de beyimlemeleriyle insanı içine çeken bir muhteşem bir eser.
Ağrıdağı EfsanesiYaşar Kemal · Yapı Kredi Yayınları · 202227,6bin okunma
Kaval bittiğinde Gülbahar uzun bir uykudan uyanırcasına uyandı. Duyulur duyulmaz bir sesle:
"Sofi, bu kimin türküsüdür?" diye sordu.
Sofi:
"Bu," dedi, "Ağrıdağının öfkesidir. Ağrı çok öfkelenmiş, sonra da atalar Ağrının bu öfkesine türkü yakmışlar."
Gülbahar her gün, daha gün ışımadan zindanın kapısına geliyor, Sofi de ona Ağrıdağının öfkesini çalıyordu. Gülbahar ne kadar sorarsa sorsun Sofi ona Ağrıdağının bu belalı öfkesi nin ne yüzden ileri geldiğini, öfkenin ne olduğunu bir türlü söylemiyordu.
"İşte öyle öfkelenmiş," diyordu. "Öfkelenmiş de atalar onun öfkesi üstüne bu destanı çıkarmışlar.
sa
Yaşar Kemal ezelden beri bildiğimiz bir efsaneyi her zamanki samimi kalemiyle masalsı bir dille sunuyor okurlarına.
Ağrı Dağı Efsanesi'ni büyüklerimizden, anlattıkları masallardan, oradan, buradan duymuşuzdur. Kimi eksik kimi biraz daha farklı anlatırdı. Ancak Yaşar Kemal’in anlatım biçimi, yorumu çok başka dünyalara götürüyor. Zamanda yolculuk yaparcasına bir his oluşturuyor.
Efsane Ahmed ile Gülbahar’ın aşkı çerçevesinde gelişiyor ancak aşktan çok yöre halkının gelenek ve görenekleri, giyimleri, Kürt beylerinin yiğitlikleri işleniyor. Ayrıca Abidin Dino’nun mistik ve bir o kadar da muhteşem çizimleriyle kafanızda oluşan karakterler ve mekanlar biraz daha somutlaşıyor. Kitabı okumayanlar için içeriğini çok fazla yazmak istemiyorum. Biraz olsun bugünün kargaşasından kaçmak isteyenler için bir nefeslik şahane bir eser. Ağrı Dağı’na, Kervan Şeyhi’ne, Demirci Hüso’ya, Sofi’ye ve Hoşap Kalesi Beyine selam olsun.
Ağrıdağı EfsanesiYaşar Kemal · Yapı Kredi Yayınları · 202227,6bin okunma
Vakt erişti gibime gelir. Şu halka bir çare bulamazsak hepimizin kellesi gider. Yarın zulmü bahane ederler, öbürsü gün vergiyi, öbürsü gün sarayımızı, öbürsü gün ekmeği... Ve birikirler birikirler... Yüz bin yılın öfkesi ve de acısıyla... Şimdiki gibi sessiz birikirler. Ve bu kalabalığa güç yetmez. Onlarla ordular, bir dünya kadar ordu olsa başa çıkamaz. Bunlar bir araya gelmeyegörsünler, önüne geçilemez. Bir çare, bunları bir araya getirmemek için bir çare...
“Nasıl olur İsmail Ağa, bu ölümdür!" dedi Bey. "Paşa Ahmed’i ölüme gönderiyor. Ağrıdağı’nın doruğuna çıkmış da hiç geriye dönmüş bir kişi var mıdır? Görülmüş, duyulmuş mudur?"