Profesör unvanı şu alemde yıldızların sayısı kadar çoktur. Japonya'da her yer profesör kaynar. Yüksek sesle profesör diye bağırın, kesin dört beş kişi dönüp bakar.
Başarı; gerçekten isteyenlere, gerçekten çalışanlara ve ruhsal melikelerimizin vasıflarını ve kabiliyetlerini öğrenip ona göre hareket edenlere bir ihsandır.
Bu kitap genel olarak gösteri kavramı ve gösteri toplumunun günlük yaşantıda, hayatımızda tezahür eden noktaları üzerinde durmakta. Zaman, tarih, kültür, özne, temsil, meta kavramları üzerinden gösterinin nasıl yapıldığını, ne şekilde var olduğunu eleştirel bir dille, kanıtlar nitelikle sağlam bir başyapıt.
Ben normalde sosyoloji kitapları okumayı severim fakat bu kitap hem dili itibariyle hem de bazı sosyolojik kavramların bulunması itibariyle bazı kısımlar tam olarak oturmadı. Bir tavsiye sonucu almıştım bu kitabı fakat kanımca hakkını vererek okumak ve anlamak için sosyoloji disiplinine dair bir temelin olması gerekiyor. Ayrıca aforizma şeklinde devamlı birbiri ile bağlantılı bilgilerin verilmesi, yani yoğun bir şekilde bilgi yüklemesi anlamayı zorlaştırıyor. İleride tekrar dönüp okuyacağım bir kitap.
"Kimileri fikirlerini sunmakta olağanüstü iyidir. Yetenekleri, bugünün toplumundaki itibar ve etkilerini yükseltir. İyi bir konuşmacı tarafından ortaya konan cesur bir fikirden daha ilham verici bir şey yoktur. Etkili bir biçimde paketlenip sunulan fikirler dünyayı değiştirebilir. Öyleyse, dünyanın en iyi iletişimcileri tarafından paylaşılan teknikleri tam olarak tanımlamak, ağızları açık bırakan sunumlarını izlemek ve kendi izleyicinizi hayrete düşürmek için onların sırlarını kullanmak harika olmaz mı?
....
Eğer paylaşmaya değer fikirleriniz varsa, bu kitaptaki teknikler, o fikirleri hiç hayal etmediğiniz kadar ikna edici biçimde işleyip iletmenize yardımcı olacak."
>
Bu kitap Ahmet Çaycı'nın uzun yıllar boyunca yaptığı akademik çalışmalarından oluşmaktadır. Genel anlamda Oryantalizm ve Oksidentalizmin tesir ettiği alanlar üzerinde tümdengelim yöntemi ile durulmuş. Genelden detaya inilmesi, konunun idrak edilmesi açısından oldukça faydalı olmuş. Ayrıca yazar inanılmaz bir objektiflik ile yeri geldiğinde Doğu'yu (İslam Dünyası), yeri geldiğinde Batı'yı övmüş ve yermiş.
Oryantalizmin başlangıcının siyasi alana dayanmasına rağmen en çok kendini kültür ve sanat alanında göstermiştir. Osmanlı'nın gerileme ve çöküş dönemlerinde Batı'dan etkilenmenin sanattaki ve en çok mimarideki etkileri tek tek örnekler ile açıklanmış.
Bu alana ilgi duyanlar için, kaynakça repertuarı da oldukça geniş bir çalışma. Kesinlikle tavsiye edilir.
Yazarın son cümleleri ile sonlandırmak gerekirse;
''Doğu ve Batı diye tasnif edilen coğrafi ve siyasi ayrım içinde zaman zaman öne çıkanlar veya önden gidenler olmuştur. Tarihin akışında Doğu'nun hakimiyeti olduğu gibi, halihazırda Batı'nın üstünlüğü barizdir. Bütün bunların ortak noktasını medeniyet/uygarlık ortak paydası oluşturmaktadır. İster Doğu olsun isterse Batı, insanlığın ortak görevi, bu paydaya katkı sağlamaktır.''