a

Akaid

Mânâ
İslâm'da böyle değildir. Kelimelerin etkisi anlamlarında gizlidir. Eğer kalbinizin derinliklerine işlemiyorsa ve düşüncelerinizi, ahlakınızı, hareketlerinizi etkileyecek kadar güçlü bir etkileri yoksa, sadece söylenmeleri anlamsız ve etkisizdir.
Allah, şerri murad eder mi?
Allah şerri murad eder mi?! Allah günahı diler mi?! Allah çirkinliği, haramı murad eder mi?!" Biz de "Evet, eder!" diyoruz. Cenab-ı Hakk'ın muradı, dilemesi başka şeydir, rızası başka şeydir. Her şey Cenâb-ı Hakk'ın dilemesiyle oluyor ama O (c.c) murad ettiği şeylerin bir kısmından razıdır, bir kısmına rızası yoktur. İmana rızası vardır, küfre rızası yoktur. Küfrü dileyen de O'dur, günahı dileyen de O'dur. Dilemezse olmaz. Peki, bunları niye diliyor? Çünkü bizi imtihan ediyor. İnsana bir yol açmış Cenab-ı Hakk. İnsanı bir yol ayrımına bırakmış, irâdesine de bir ket vurmamış, engel koymamış. Sen istediğini dile, ben sana istediğini vereceğim, dilediğin şeyi hayata geçirme imkânını sana vereceğim, küfür de istesen iman da istesen bunu işlemeni sana nasip edeceğim, demiş:
Reklam
Bu dünyada hakkettiğiniz lütuf, iyi bir Müslüman olup olmamanızla yakından ilgilidir.
Hepimiz bu soru üzerinde ciddi olarak düşünmeliyiz!
Kafirler Kur'an okumaz ve içinde ne yazdığını bilmezler. Eğer sözde Müslümanlar da onlar kadar cahillerse niçin onlara Müslüman deniyor? Kafirler Hz. Muhammed'in, (s.a.v), öğrettiklerini ve Allah'a ulaşmak için gösterdiği doğru yolu bilmezler. Eğer Müslümanlar da aynı derecede cahilseler nasıl Müslüman olabilirler? Kafirler Allah'ın öğrettiklerinin yerine kendi isteklerinin peşinden giderler. Eğer Müslümanlar da onlar gibi söz anlamaz ve disiplinsizseler kendi fikirlerini üstün görüp Allah'a karşı kayıtsız kalıyor ve nefislerinin esiri oluyorlarsa kendilerine Müslüman demeye ne hakları var? Kafirler helâl ve haramı ayırdetmezler, ellerindeki şeylerin helal ya da haram olması arasında fark gözetmezler. Müslümanlar da böyle davranıyorlarsa aralarındaki fark nedir?
Musa'ya "Asanla denize vur" diye vahyettik. (Vurunca deniz) hemen yarılıverdi ve her parçası koca bir dağ gibi oldu. Şuarâ Sûresi, 63. Âyet
"Allah, arşa istiva etti." meselesine dair:
İmam Ebu Hanife bu istiva meselesinde diyor ki: Eğer Allah Arş'a yerleşti, mekân tuttu, âyet-i kerime bunu anlatıyor dersek o zaman şöyle bir soru çıkar ortaya: "Allah Arş'ı yaratmadan önce neredeydi?" Çünkü Arş mahlüktur, muhdestir, sonradan var olmuştur. Allah Teâlâ dışındaki her varlık sonradan var olmuştur. Dolayısıyla İbn
Sayfa 55
Reklam
218 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.