"Herkes tarafından sevilmeye çalışmayı bırak,çünkü sende herkesi sevmiyorsun."
-Neden bu kadar iyisin?
Süt ve bal damladı dudaklarımdan cevaben:
-Çünkü kimse bana iyi davranmadı
"İnsanların tek farkı tüm şeytanlıkları yaptığı alet olan “el”idir…"
"Yalnızlık, bulunduğun ortamda bedenlerin olmaması değil, o bedenler içinde seninle aynı dili konuşacak ruhların olmaması demekti."
"Bir dik duruşun; kaç yenilgi, kaç gözyaşı, kaç kalp ağrısı ettiğini bilemezsiniz."
"Ama atıp tutmayı sürdürmenin ne faydası var?.. Atıp tutmaktan öte bir şey değildi çünkü. Ona nasıl bir aptal olduğunu gösterdim ve bunun sonucunda o da benim umutsuz vaka, iflah edilmez birisi olduğuma karar verdi."
Sayfa 9Kitabı okuyor
İnsanları tanışırken değil, tartışırken tanırsın. Çünkü öfke, sallanan kişiliği ortaya çıkarır.
Hayatta silgim hep kalemimden önce bitti. Çünkü kendi doğrularımı yazacağım yere, tuttum başkalarının yanlışlarını sildim. Beklenen hep geç geliyor; geldiği zaman da insan başka yerlerde oluyor. Kimseye göstermem üzüntümü. Gündüz gülerim, geceleri yalnız ağlarım.
Yitirilmiş kentlerde bıraktığım kendimi aramam bunca yıl sonra, sonra aranılacak bir ben daha bırakarak kentin kapılarından çıkmam....bulmak, yitirmekten büyük... yitirmem nakkaş olduğumda...bulmam nakkaşlığımdan.
Bir ateşim yanarım, külüm yok, dumanım yok Sen yoksan mekanım belli değil, zamanım yok.
-İnsan nedir bilirmisin Olric?
+Nedir efendimiz?
-İnsan;ağaçları kesip,onlardan kağıt yapan,sonra da o kağıtlara "Ağaçları koruyun" yazandır.
~Oğuz Atay
"Belki de gökyüzü de insanlardan uzak olduğu için bu kadar güzeldir."
Doğrudur, kitap okumak karın doyurmuyor. Ancak karnı tok, beyni boş adamlardan çektiğimiz kadar hiç kimseden çekmedik.
Ne demiş Köroğlu'nun babası?"Biz kör olduksa,dünyanın da bakılacak suratı kalmadı ya!"
Asıl mesele de bu işte. Zaman ne kadar geçerse geçsin, bazı konularda hiçbir şeyi değiştirmez. Elinden malını mülkünü, varını yoğunu alsalar, bundan ölmezsin. Bunları yine edinebilirsin. Ama senin onurunu kırar, ruhunu öldürürlerse, işte buna çare yoktur...
