Mutluluk bir hedef değil. Bu yolculukta hissettiklerin, yaşadıkların, gördüklerin, göremediklerin, merak ettiklerin, söylediklerin, tanıştıkların, duyduklarında mutluluk. Eğer mutluluğu yolun sonuna koyarsak, belki ulaşamadan inebiliriz trenden. Mesele yola çıkmadan önce onu da yanımıza alabilmekte. Mesele, hâlihazırda içinde olduğun bu uzun yolculuğun tadını çıkarabilmekte...
Insan özne olduğu duygusuna ancak zamanın içinde yaşayarak, geçmişten bugüne hareket ederek ulaşır. Sürekliliğin 'yekpare geniş bir anın parçalanmaz akışı'nın bir parçası olmakla varlığımızı hissederiz.
“Çünkü ben ne geçmişte ne de gelecekte yaşıyorum. Benim yalnızca şimdim var ve beni sadece o ilgilendirir. Her zaman şimdi de yaşamayı başarabilirsen mutlu bir insan olursun. Çölde hayat olduğunu, gökyüzünde yıldızlar olduğunu ve insan hayatının özünde bulunduğu için kabile muhariplerinin savaştıklarını anlayacaksın. O zaman hayat bir bayram, bir şenlik olacak; çünkü hayat, yaşamakta olduğumuz andan ibarettir ve sadece budur.”
yürüyorum ağır aksak
ne yolu bıraktım ne de körüm
yer yüzünde ne varsa bilemez
vardığım günü varacağım yeri
çakmak gibi bakan gözler uzakları tararken
ardımda sakladığım göz yaşını nereden bilebilir ki
vurmak kolay ya toplamak