a

Anekdot

2 member
Sana engel olmaya çalışanlar, başaracağına en çok inananlardır.
Derler ki, Roma-Germen İmparatoru Sigismond, halka nutuk çekerken bir dilbilgisi hatası yapmış. Biri kendisini uyarınca da şu cevabı vermiş: “Ben Roma imparatoruyum, dilbilgisine de hükmederim.” Ve tarihte anlatıldığına göre, super grammaticam sanı Sigismond’a buradan kalmış. Harika bir simge! Ne olduğunu söyleyebilen her insan, kendi çapında Roma imparatorudur. Fena unvan değil doğrusu; insan olmak, kendini var etmesini bilmektir.
Reklam
Kayıtbay: Berberîlerden biri, Venedik'ten top getirerek bize satmak istemişti de Peygamberimizin, 'Ok ve kılıç kullanın.” şeklindeki emrine aykırıdır, diye satın almamıştık. O satıcı bize, 'Yaşayan görecektir ki, memleketiniz top yüzünden elinizden çıkacaktır.' demişti. Meğer doğruyu söylemişmiş!" Yavuz Sultan Selim: - "Din kaidelerine böylesine bağlı idiniz de Allah'ın, 'Düşmanın silahına aynı silahla karşılık veriniz.' emrine neden uymadınız? Bilmez misiniz ki, 'Ok ve kılıç kullanın.' demek 'Başka silah kullanmayın.' demek değildir. O zaman o silahlar varmış, şimdi de bu silahlar var!"
Sayfa 99 - ÇınaraltıKitabı okudu
Adamın biri servet yapmak için Çekoslovakya'daki köyünden ayrılmış. Yirmi beş yılın sonunda zengin biri olarak, yanında bir kadın bir de çocukla köyüne dönmüş. Doğduğu köyde annesiyle kız kardeşi bir otel işletiyorlarmış. Adam onlara süpriz yapmak için karısıyla çocuğunu başka bir otele bırakıp annesinin oteline gitmiş, kapıdan içeri girdiğinde annesi onu tanımamış. Şaka olsun diye aklına bir oda tutmak gelmiş. Parasını göstermiş. Gece vakti annesiyle kız kardeşi parasını çalmak için adamı çekiç darbeleriyle öldürmüşler, cesedini de nehre atmışlar. Sabah karısı gelmiş, olan bitenden habersiz, adamın kimliğini açığa vurmuş. Anne kendini asmış. Kız kardeş kendini bir kuyuya atmış.
Sayfa 74 - Sanırım Çekoslovakya'da geçen bir üçüncü sayfa haberiydiKitabı okudu
Narkissos'un Öyküsü
Narkissos'un, kendi güzelliğini her gün bir gölün sularında seyretmeye giden bu yakışıklı delikanlının efsanesini biliyordu Simyacı. Bu delikanlı kendisine öyle vurgunmuş ki, günün birinde göle düşüp boğulmuş. Onun göle düşüp boğulduğu yerde de bir çiçek açmış, bu çiçeğe nergis adı verilmiş.
Sayfa 13 - Öndeyiş
10084.
1923 yılında, Türkiye Cumhuriyeti topraklarında yaşayan nüfusu bir bütünlük içerisinde betimlemeye yarayacak sayım, kayıt ya da araştırma verisi yoktu. İlk nüfus sayımı 28 Eylül 1927’de gerçekleştirildi. Bunun öncesinde, nüfus sayımı için yapılan ilk resmi hazırlık, 1926 yılında İstatistik Umum Müdürlüğü’nün kurulmasıdır. Kurumun müdürlüğüne de Belçikalı bir istatistikçi olan Camille Jacquart getirilmiştir. O dönemde, yapılacak bu ilk sayıma gösterilecek hassasiyeti yansıtmak için, “Ne bir eksik, ne bir fazla” cümlesi de sloganlaşır. Ülke çapında mühim bir olaydır sonuçta. Aslında “nüfus” konusu artık dünya çapında artan bir öneme sahip. Paul R. Ehrlich’in “The Population Bomb” kitabını okuyunca bunu anlamak daha kolay. Ehrlich, krize dönüşecek nüfus konusunun boyutlarını her yönüyle anlatır. 70’li yıllarda, aşırı nüfus nedeniyle hepimizin yapay adalarda yaşayacağımızı söylemesi ise bir korku dalgasının yayılmasına neden olur. Neyse ki tahminleri doğru çıkmaz, ancak “nüfus” hassas bir konu olmaya devam ediyor. “Tüm insanlığı besleme savaşı sona erdi” diyerek başlıyor kitap. Bana kalırsa hâlâ devam ediyor.
Sofia Ferrera
Sofia Ferrera
Naz N. Varlı
Naz N. Varlı
Geri13
36 öğeden 31 ile 36 arasındakiler gösteriliyor.