a

Anı-Mektup-Günlük-Edebiyat

2 member
Her insanın içinde doğuştan bulunan ama ilk çocukluk yıllarından itibaren çevre ve eğitimle sistematik olarak bastırılan vahşet dürtüsü, Alman ırkında adeta serbest kalmıştı..
Sayfa 51 - Nemesis KitapKitabı okudu
Umut etmeye cesaret edemiyordu ama buna mecburdu. Öleceğine inanamazdı ama artık yaşama da inanamıyordu..
Sayfa 24 - Nemesis KitapKitabı okudu
Reklam
"Ölüme karşı mücadele şansın olmadığında, en acısız yoldan ölmeyi tercih edersin.."
Sayfa 205 - Nemesis KitapKitabı okudu
Neyse ki yorgundu, aşırı yorgundu. Gözyaşlarını silemeden, ağladığını daha fazla hissedemeden yavaşça bilinci kapandı ve uykuya daldı. Toplama kampındaki günlük mutlu saatlerdi bunlar. Işıklar söner, elektrik kapanır, teller kesilirdi. Sonra ruh, yorgun ve işkence görmüş bedeninden ayrılırdı. Mahkumların geceleri gittikleri bu krallıkta, SS'ler, Blockältester'lar ve Kapo'lar' yoktu. Orada sadece tek bir hükümdar vardı: büyük bir arzu. Orada tek bir yasa vardı: özgürlük. Hayat bir çemberdi ve iki periyottan oluşuyordu: sabah gongundan akşam gonguna kadar olan ve akşam gongundan sabah gonguna kadar olan. Sabah gongu çaldığında duyular canlanıyor ve ruh kelepçeleniyordu: cennet bitiyordu..
Sayfa 36 - Nemesis KitapKitabı okudu
Bu puslu mavi dağlar ne kadar uzakta? Peki ya bu parlak bahar güneşi altında uzanan ova ne kadar geniş? Özgürce yürüyebilen ayaklar için bir günlük yürüyüş mesafesidir, dört nala koşan bir at için bir saat. Bizler içinse uzak, çok uzak, hatta sonsuzluk kadar uzak bir mesafe. Bu dağlar bu dünyaya, bizim dünyamıza ait değil. Çünkü bu dağlarla aramızda tel örgüler var. Özlemimiz, kalplerimizin deli gibi atışı, kafamıza hücum eden kanımız... Hepsi güçsüz. Oysa bu ovayla aramızda sadece tel örgüler var. Üzerinde yumuşak kırmızı ışıkların yandığı iki sıra tel örgü. Adeta ölümün, iki sıra yüksek gerilim kablosu ve yüksek beyaz bir duvarla çevrelenmiş bu yerde hapsolmuş bizleri gözetlediğinin bir işareti gibi parlayan kırmızı ışıklar... Hep aynı görüntü, hep aynı duygu... Bloklarımızın pencerelerinde duruyor, bizi kendine çeken uzaklara dalıyoruz, göğüslerimiz gerginlik ve güçsüzlük içinde inip kalkıyor. Aramızda on metre mesafe var. Uzaktaki özgürlüğe uzanmak istercesine camdan dışarı sarkıyorum..
Sayfa 9 - Nemesis KitapKitabı okudu
Ortak azaplar ve travmalarının acısı, Eddy ve Friedel'in ilişkisine ağır gelir. 1957'de, Auschwitz'ten on iki yıl sonra ayrılırlar..
Sayfa 229 - Nemesis KitapKitabı okudu
Reklam
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.