"İnsanlar bana neden yaşlı biriyle evlendiğimi sordular, çünkü Pepi yaşına göre yaşlı duruyordu ve ben ise daha genç duruyordum. Şöyle dedim: "Çünki o dünyanın en iyi aşığı!"
"değer verdiğiniz birini her incittiğinizde, ilişkinizde bir çatlak oluşur, küçük bir zayıflık, tehlikeli, ortaya çıkacağı ve her şeyi mahvedeceği bir sonraki fırsatı kollar."
Sayfa 212 - Beyaz Baykuş yayınevi 2017Kitabı okudu
Ben doğduktan sonra bir kaza geçirmişti. Bu kazayla oluşan özür, onu küçük yaş aşlardan başlayarak mutsuz etmişti:
Ben birkaç aylık bebekmişim. Ağabeyim iki buçuk y aşında bir çocuk olarak anneme gelmiş ve iple çektiği oyuncak a rabasıyla kardeşiini gezdirmek i stediğini söylemiş. Annem, onun "Bebek bana y eğleniyor" diye kıskanmaması için beni arabanın içine, oturur gibi yatar gibi b ırakmış ama yanımızdan ayrılmamış. Evin ikinci katındaymışız.
Odadan çıkınca teras gibi kullanılan, çevresi açık damda geçmiş olay.
A ğabeyim önce kendisine t embihlendiği gibi yavaş y avaş ve dikkatli d olaşmış arabayla, sonra gitgide daha hızlı koşmaya b aşlamış, annem yetişene kadar olan olmuş, annem beni arabadan almış ama ağabeyim damdan aşağı uçmuş
Gorki Moskova'daki yaşamına yeni eğitim yön temlerini incelemekle başladı. Her şeyin yeni bir tarz da, bilinçli bir biçimde, cesurca, ama bilgiçlik tasla maksızın, bilimsel olarak düzenlediği Çalışma Enstitüsü'nden bana büyük bir ilgiyle söz etti.
Parmakları neşeli ve hızlı bir marş çalıyor ama kısa bir süre sonra yerini düşünceli bir ritme bırakıyor: Coşkusunu denetliyordu.
- Belki de böyle işi böyle düzenlemek gerekmiyor? İnceleyip doğruluğunu denetlemek gerek. Belki de böyle çalışmamak yeğlenebilir . . . 'Am a ne dikkate değer bir deney, bu yüzyıllıklık karanlık ormanda ne alanlar açılıyor Olağanüstü cesur bir iş, inanın.
Kent-kır ilişkisine duyduğu eski ilgi . daha konuşmanın nuşmanın başında kendini hissettiriyor
Ayla Kutlu: Fısıltı gazetesi, tabii ki çocuklardan bazılarının öl-d üğünü söylüyordu. Ankara'da gençlerle polisin b oğaz boğaza savaştıklarını söylüyordu. Abartma gitgide g enişliyor, y ayılıyordu. Anla-t ılanların yüzde 5-J0'u d oğruysa, yüzde 9 0'ı da üretiliyordu. Ancakfısıltı gazetesinin asıl önemli etkisi öyle hemen aynı gün ya da birgün sonra değildi. Türkiye'de 27 Mayısa kadar geçen bir a ylık sürede inanılmaz iddialar ortaya a tılmaya b aşlandı. Artık biz bile "Çocuk-l arı kıyma makinesinde kıymışlar da, ş u kadar k işi öldürmüşler, ş u kadar k işiyi öldürdükten sonra soğuk hava d epolarına tıkmışlar, bil-mem kimleri üst üste yığmışlar, gövde parçalarını b uzdolaplarında s aklıyorlarmış: a klınıza ne gelirse... Taşradaydık. Bize haberleri ya-lanlamak düştü. İnanmıyorlardı: "Sizin haberiniz nereden olsun• de-niyordu. İ skenderun'a gittiğim için 555 K'dan haberimiz o lmadı. Be-nim 555 K'dan yani "5 Mayıs günü saat 5'te K ızılay'da"dan çok daha sonra, yani 27 M ayıstan sonra fakülteye döndüğümüzde haberim oldu. Haberim olsa daha sevinirdim ama yoktu ne y azık ki. Sanırım Anadolu'da da kimsenin haberi o lmadı. Gazeteler beyaz sansürlen-m iş bölümlerle ç ıktı. Haber sansür edildikçe kaynak tükeniyor, abart-ma b aşlıyordu. Gazete d ışında y alnız radyo var o tarihlerde. Radyo 375 zaten hükümetin b orazanı. Rezil bir durumda haber dinlemek bile o lanaksız. Yorumlar, küfür... Vatan cephesini gitgide g üçlenmiş gibi göstermeye b aşladılar. Bütün b unların faydası olmadı.