a

Anı-Mektup-Günlük-Edebiyat

2 üye
Osmanlı İmparatorluğu Çarlığın müsadesi olmadan Doğu vilâyetlerinde bir kilometre yol, hatta bir karakol binası bile yapamıyordu. Hülâsa on dokuzuncu yüzyılda asıl Şark meselesi, Asya'daki Rus-İngiliz rekabetinden ibaretti.
Sayfa 221 - Remzi KitabeviKitabı okudu
SS askeri de aynı bu şekilde gence daha sert vuruyordu, o vurdukça genç de daha çok bağırıyordu. Sonunda çocuğu yakaladığı gibi bir top misali kamyona firlattı. İşte o an sessizlik oldu. Hans aşağıdaki koridorda, 1. Oda'nın önünde duruyor ve derin derin düşünüyordu. Hayır, bu "insanlar" haklı bir pişmanlığın ne olduğu asla öğrenemezdi, hatta bir gün hesap verecek olsalar dahi pişmanlık duymazlardı. "Adil bir ceza" alsalar, bu onların nefretini daha da büyütürdü. İyileşiyor gibi görünseler de yeniden insan içine karıştıklarında, yine insanlığa komplo kurarlardı. Gelecekte onlara uygun tek bir ceza olacaktı: ölüm. Çünkü gelecek nesiller ancak böyle korunabilirdi..
Sayfa 102 - Nemesis KitapKitabı okudu
Reklam
İlkel insan, ölenlerin ruhlarının bulunduğu ruhlar dünyasından korkar. Birini öldürürseniz, ruhu size düşmanca davranır, musallat olur. Ve eğer bu kişi hayattayken de güçlü bir ruhsa ölünce hayaleti daha tehlikeli olur. Doktorlar özellikle tehlikelidir, çünkü doktorlar yaşayanların ve ölülerin ruhsal alanlarını kontrol edebilen antik sihirbazların manevi miraslarının taşıyıcısıdır..
Sayfa 95 - Nemesis KitapKitabı okudu
Hayır, geniş açıdan bakılınca Auschwitz, zalim bir kamptan çok daha fazlasıydı. Fabrikaları ve madenleriyle Yukarı Silezya sanayi bölgesinin en önemli bölümünü oluşturuyordu ve işçileri de dünyanın her yerindekinden çok daha ucuzdu. Hiçbir maaş giderleri olmadığı gibi bir de neredeyse hiçbir şey yemiyorlardı. Çalışmaktan tükendiklerinde de gaz odasına gönderiliyorlardı, nasılsa Avrupa'da ölenlerin yerini dolduracak kadar Yahudi ve siyasi muhalif vardı..
Sayfa 92 - Nemesis KitapKitabı okudu
Krematoryumun odalarından birinde büyük teneke kutularda yakılmış Polonyalıların külleri vardı. Yahudilerin aksine, "Ariler" ayrı ayrı yakılıyorlardı. Cesetler numaralandırılıp yakıldıktan sonra, küller numaralarına göre teneke kutulara konulmuştu. Ailelerine ölüm bildirimi yapıldıktan sonra, aile eğer isterse küllerin olduğu kutuları talep edebiliyordu. Ama yıllar boyunca kimse talep etmediği için biriken kırk bin kutunun artık başka bir yere taşınması gerekiyordu..
Sayfa 134 - Nemesis KitapKitabı okudu
Güneşle birlikte mahkûmlara da hayat geldi, güneş ışınlarını alabilmek için küçük tomurcuklarından çıkan yeşillikler gibi kalplerinde yeni bir umut filizlendi. Hava hafif nemli, gökyüzü berrak mavi ve kalp atışları baharın tadından da hızlıydı. Sanki kanları daha sıvı bir hal almış ve yeni bir coşkuyla damarlarında dolaşmaya başlamıştı. Sanki ruhları da yeşillenen çayırların üstündeki havanın titreşmesi gibi vücutlarında titreşiyordu. İçlerinde insanlık tarihi kadar eski bir gerginlik vardı ama sanki o bile, ruh üşüten koca kışın ardından taze bir his gibiydi..
Sayfa 140 - Nemesis KitapKitabı okudu
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.