Kitap Osmanlı'nın son yıllarına şahit olmuş yazarın anı yazılarından oluşmakta. 3 kıtaya hakim olmuş bir imparatorluğunun son demlerine ait yaşanmışlıkları okumak elbette hüzün vericiydi. Yazar, diplomasiden aile hayatına, komşuluktan hayvan sevgisine kadar birçok konuyla ilgili anılarını sitem ve özlemle kaleme almış.
Anı kitabı okumayı seviyorsanız tarihimize de ayna tutan bu kitabı okumanızı tavsiye ederim. Tarihimizin güçlü köklerinden beslenebilmek için, o kökleri büyüten idarenin ve toplumun yaşam şeklini, düşünce dünyasını irdelemek lazımdır. Bizde maalesef, genelde Tarih dersi kapsamında, sınav kaygısıyla ezberci öğrenme tekniğiyle bilgi hamallığı kalıyor.
Samiha Ayverdi 'nin okuduğum ilk kitabı oldu.
Hayatıyla ilgili, arka kapakta yer alan kısa bir yazıyı yorum kısmına ekliyorum. Keyifli okumalar dilerim..
Hayvan haftası sebebiyle bugün çocuklarla hayvan barınağı etkinliği yaptık. Barınakları gezerken gözleri mavi ve beyaz renkte çok güzel bir köpek gördük. Cinsini öğrenmek için bakıcısına sorunca; sibirya kurdu olduğunu öğrendim. Devamında bakıcısı "Ama hocam vukuatlı bir köpek o" deyince ben endişelendim. "Herhalde birkaç insanı ısırmış olmalı, saldırgan demek ki "diye içimden geçirirken, bakıcısına "nedir vukuatı?" diye sordum. Meğer bu afacan vakti zamanında çok tavuğa musallat olmuş. 😁 😂
Ankara'dan haberler verdi. Dil Tarih Coğrafya Fakültesi'nde kaynaşma olduğunu, gericiler ve ırkçılar tarafından bazı profesör ve doçentler aleyhine komplolar hazırlandığını anlattı. "Gidiş çok kötü" dedi. "Memlekette gericiler ağır basmaya başladı. Demokrasi iyi bir şey, ama çok partili hayattan gericiler yararlanacak gibi. Öyle görünüyor."
Bu yollu ta yemek zamanına kadar konuştuk. Sonradan kaç kez anımsadım Can'ın sözlerini. Belki hep kendinin değildi, bir kısmı babasının fikirleriydi. Ama yıllar geçtikçe nasıl da doğru çıktı o sözler. Aynı dediği gibi oldu. Gericilik gittikçe azıttı. Bir gün geldi, hilafetten bile söz eder oldular. O yıllarda rüyasında görse inanmazdı insan.