Ben ufakken eski oturduğumuz Sefaköy Küçükçekmece'de mahallede kimseyle oynamazmışım. Ya durup milleti seyredermişim yada canımın istediğiyle oynarmışım. Ama hiç hatırımda bile en basit filan arkadaşımla atari anım bile yok. Sonra 2000 yılında gönlümün pırlantası bacım doğdu onunda pek teknolojik oyunlarla muhabbeti olmadı. Hatta çocukken elinden tuttum bizimkilerden gizli Florya'da oturan amcamlarda bilgisayar var diye abi bacı Küçükçekmece'den deli cesaretiyle Florya'ya kadar yürüdük. Bacım o zaman bacak kadar şimdi boyuma yetişmiş genç kız. Neyse son beşik 8 yaşında ki erkek kardeşim Ali'de Roblox diye bir oyun keşfetmiş okuldan adaşı bir arkadaşıyla kanka olmuş oynamak için örgütleniyor. Çocuk bana ve ablasına tepki olarak doğdu 😊
“bırakalım, ruhlarımızın kıyıları arasında dalgalanan bir deniz olsun aşk.” dediğin gece nefesinin sesini dinleyerek dalmıştım düşlere, temmuz ayıydı. denizin dalgaları ayaklarımızın altında biz ise sahildeydik, üşümüştüm ve bana sımsıkı sarılmıştın. cennet gibiydi, ben ilk (ve büyük ihtimalle son defa) cennette gibi hissetmiştim. birisi beni ilk ve son defa cennetteymişim gibi hissettirmişti. çok sevdiğimiz bir şarkının sözlerini fısıldamıştım kulağına “i’ve got a burning desire for you, baby” burnuma çarpan parfümünün odunsu ve baharatlı kokusu karnımdaki kelebeklerin volta atmasına sebep oluyordu..