Anlatı Deneme-İnceleme Edebiyat

Canan in aski✓
68 syf.
·
Puan vermedi
·
3 saatte okudu
"Fransız felsefeci, göstergebilimci, edebiyat eleştirmeni, edebiyat ve toplum teorisyeni"olan yazar Göstergebilimin kurucu isimlerinden birisidir. Aynı zamanda, postmodern düşüncenin de kurucu öncülerinden sayılır
Roland Barthes
Roland Barthes
."Bu kitap Roland Barthes’ın yazma arzusu ve dünyayı anlamlandırma açısından birbirini bütünleyen iki metnini içeriyor: .. Bir yaş vardır, insan bildiğini öğretir; ama sonra gelen bir yaş vardır ki insan o zaman da bilmediğini öğretir.. (S:64)
Bir Deneme Bir Ders: Eiffel Kulesi ve Açılış Dersi
Bir Deneme Bir Ders: Eiffel Kulesi ve Açılış Dersi
Kule, Paris'e göz kulak olan, Paris'i ayakları dibinde derlenip toparlanmış olarak tutan bir kadındır; aynı zamanda hem oturmuştur hem de ayaktadır, gözetler ve korur, kollar ve örter . "Eiffel Kulesi, bakışını bir kentin simgesine çeviren ve bu simgenin ürettiği anlamları yaratıcı bir yazı sürecinde dile getiren benzersiz bir deneme ustasının, taklit edilmesi olanaksız bir “gösterge avcısı”nın ürünü olarak ele alınmalı..
Bir Deneme Bir Ders: Eiffel Kulesi ve Açılış Dersi
Bir Deneme Bir Ders: Eiffel Kulesi ve Açılış Dersi
Güke güle okuyın
Bir Deneme Bir Ders: Eiffel Kulesi ve Açılış Dersi
Bir Deneme Bir Ders: Eiffel Kulesi ve Açılış DersiRoland Barthes · Yapı Kredi Yayınları · 201526 okunma
"Demek ki eğer yaşamak istiyorsam bedenimin tarihsel olduğunu unutmalıyım. Artık geçmişte kalmış kendi bedenimin değil de şu anki genç bedenlerin çağdaşı olduğum hayaline kapılmalıyım, kısacası dönem dönem, yeniden doğmalıyım, kendimi olduğumdan daha genç kılmalıyım."
Sayfa 64 - YKY yayınları 1996Kitabı okudu
Reklam
Bir dil, hangisi olursa olsun, bir başka dili baskı altında tutamaz, geleceğin öznesinin hiçbir vicdan azabı çekmeden, hiçbir duygusunu bastırmadan hizmetinde iki dil durumunun bulunduğu zevkini tanıması, bunlardan da birini ya da öbürünü yasaya göre değil de kendi sapkınlıklarına göre kullanması gerekir.
Sayfa 53 - YKY yayınları 1996Kitabı okudu
Kule, Paris'e göz kulak olan, Paris'i ayakları dibinde derlenip toparlanmış olarak tutan bir kadındır; aynı zamanda hem oturmuştur hem de ayaktadır, gözetler ve korur, kollar ve örter
Sayfa 35 - YKY yayınları 1996Kitabı okudu
Aslında hiçbir şey değildir Kule, anıtın bir tür sıfır derecesini gerçekleştirmektedir o; hiçbir kutsal şeye katılmaz, Sanat'a bile; bir müze gibi gezilemez Kule: Görülecek bir şey yoktur içinde. Yine de bu boş anıt her yıl Louvre müzesine gidenlerin iki katına varan Paris'in de en büyük sinemasından hissedilir derecede daha fazla sayıda olan izleyiciyi kabul eder.
Sayfa 18 - YKY yayınları 1996Kitabı okudu
Dil ne gericidir ne de ilerici; yalnızca faşisttir; çünkü faşizm söylemeyi engellemek değil, söylemeye zorlamaktır.
Sayfa 8 - YKY yayınları 1996Kitabı okudu
Reklam
Edime ve uzmanlaşmaya göre yönlendirilmiş bir dünyada, bir tür çizgisel sınırlandırılmışlıkla erişilmeye çalışılan doruklardan başka bir şey görmeyen, bütün gücünü dorukların buz gibi yalnızlığı uğruna harcayan, buna karşılık dorukların dışında kalanı, çeşitliliği, hiçbir doruk için yardım sunamayacak asıl olanı hor gören ve silen bir dünyada, üretimin amaçlarına ters düştüğü için her türlü değişimi ve dönüşümü gittikçe daha çok yasaklayan; kendi kendini yıkacak araçları düşüncesizce çoğaltan ve aynı zamanda da insanın daha önce edinilmiş ve böyle bir yıkıma karşı çıkabilecek nitelikleri adına geri kalan ne varsa boğmaya çalışan bir dünyada, bütün dünyaların en körleşmişi diye adlandırılabilecek böyle bir dünyada, değişim ve dönüşüm yeteneğini ona inat kul­lananların bulunması bana olağanüstü önemli geliyor.
Kafka ♡
Kafka'da edebiyatçılığın her tür kibri eksiktir; o, asla övünmez, övünmeyi bilmez. Kendini küçük görür ve küçük adımlarla yürür. Adımını attığı yerde, zeminin sağlam olmadığını hisseder. O, insanı taşımaz; onun yanında olunduğunda insanı hiçbir şey taşımaz. Böylece, edebiyatçıların kandırmacasına ve böbürlenmesine düşmez. Çok iyi hissettiği
Freud ancak uzun zaman sonra iyice unutulduğunda ilginç ola­caktır. Ben Freud olsaydım, kendimden kaçardım.
Tolstoy 82 yaşına kadar yaşadı, Dostoyevski ise yalnızca 59... 23 yıl, çok uzun bir zamandır. Tolstoy daha 1887'de ölmüş olsaydı gerçekten var olabilir miydi? Ömürlerdeki haksızlığı görmemek çok imkansız.
Reklam
Stendhal asla benim İncil'im olmadı; ama yazarlar arasında benim kurtarıcı insanımdı. Onu hiç bütünüyle ya da tekrar tekrar okumadım. Ama beni hafif ve şen hissettirmeyen hiçbir sayfasına rastlamadım. Ama benim özgürlüğümdü o, ve boğulmak üzere oldum mu özgürlüğümü onda buldum. Ona, beni etkilemiş olanlar­dan daha fazla borçluyum. Cervantes olmasa Gogol olmasa, Dos­toyevski, Büchner olmasa ben bir hiçtim: Ateşsiz, köşesiz bir ruh. Ama yaşayabiliyorsam, yalnızca Stendhal sayesindedir. O, benim hayata karşı savunmam ve sevgimdir.
Kant'ın cazip yanı, arılığıdır. Cinayet ve adam vurmayla başlama­yan, hayattan iğrenmeyen, hayala saygılı, hayattan intikam almak istemeyen, hayat için mütevazı ama yüce bir şükran duyan iyi niyetli bir anlıktır bu. Bu, sert bir memnuniyettir, yolundan alıkonulmaz ve sağlam, kendine güvenen, ama bunun en iyi yanı olan kibir ve büyüklükten tamamiyle uzak, emre saygılı (ama daha çok kendi emirlerine), genişlik ve vicdan arasında ilginç bir denge içinde. Kant'da çokça düzen vardır, büyük genele ters düşmese de ondan inatla ayrılan kişisel ahlakilik vardır.
Pascal'ın büyüklüğü, kendini sınırlamasına dayanır. Ondan daha iyi hatip olanı asla yoktur. Daima hitabete atılırdı. Konuşma sanki az önce tamamlanmış ve onun kendisi tarafından kesilmiş gibi gelir. Küçüklü büyüklü bütün cümleler, bütün cümle parçaları sanki bugüne ait gibidir.Pascal her şeyi bildi ve 39'unda öldü. 88'inde olan biri kendisi hakkında ne düşünmeli?
Bugün bir insanın başara­ bileceği en güç şey, kendini yargılamaktır ve bunu gerçekten becerebilirse ne kadar gurur duyar!