a

Araştırma,İnceleme,Bilim Mühendistlik

0 üye
Depremden korktuklarını söyleyen insanlarımız tepkilerini ancak bir depreme maruz kaldıklarında gösteriyorlar. O da kısa süreli oluyor. Deprem bittikten birkaç gün sonra her şeyi unutup bir sonraki depreme kadar hiçbir şey yapmadan hayatımızı sür­dürüyoruz.
Sayfa 65 - Doğan Kitap, Birinci Baskı / Temmuz 2020Kitabı okudu
1999 İzmit ve Düzce depremlerine gelinceye kadar İstanbullu­lar depremin ne olduğunu pek bilmiyor, ancak memleketin başka bir yerinde deprem olunca bunları radyo ve televizyonlardan duyup öğreniyorlardı. Bunun başlıca nedeni muhtemelen Marmara'nın al­tındaki faylar da deprem tekerrür periyodunun çok geniş aralıklı ol­masıdır. Örneğin; İstanbul'u doğrudan etkileyecek olan kuzey kol­ da büyük depremlerin oluşum aralığı ortalama 250 yıldır. Bu zaman aralığına da nerdeyse üç nesil sığar. Doğal olarak da birçok insa­nın İstanbul'u bir deprem kenti olarak algılamaması normaldir. Halbuki basit bir araştırma yapılsa, Bizans ve Osmanlı kayıtlarında bu kentte belirli zamanlarda büyük depremlerin meydana gelmiş oldu­ğu görülür. Milattan önce 2100 yılın dan 1900 yılına kadar, Marmara Bölgesi'nde 300'den fazla büyük deprem olmuş ve bu depremler de İstanbul'u etkilemiştir.
Sayfa 32 - Doğan Kitap, Birinci Baskı / Temmuz 2020Kitabı okudu
Reklam
Beklenen Marmara (İstanbul) depremi
1999 İzmit (Gölcük) depremi olduktan hemen kısa bir süre sonra yerbilimciler olarak bağırmaya başladık, İstanbul tehdit altına girdi diye. Esasen uyarıyı Marmara Denizi için yapmıştık ama İstanbul da çok ciddi etkileneceğinden alarmı bu kent için vermiştik. Bu alarmı verirken dayandığımız nokta esas itibariy­le Kuzey Anadolu fayının depremleri doğudan batıya doğru taşı­dığı olgusuydu. İzmit'in batısında Marmara Denizi vardı ve onun da kıyısında İstanbul. Benzer bir alarmı Düzce için de vermiştik. İzmit depremi doğuya doğru da bir miktar stres transfer edebi­lir ve burada 1967 Adapazarı depreminde kırılmamış yerleri kırabilir diye düşünmüştük. Nitekim düşüncelerimizde haklı çık­tık ve üç ay sonra Düzce'de deprem oldu
Sayfa 26 - Doğan Kitap, Birinci Baskı / Temmuz 2020Kitabı okudu
Yaşam Başlamadan Önce
Pek çok fizikçi, evrenin sonsuz yoğunluktaki bir noktadan 14 milyar yıl önce (14,000,000,000 yıl önce) büyük bir patlamayla (big bang) bugünkü halini aldığı ko­nusunda fikir birliğindedir. Büyük patlamadan hemen sonra elementer tanecikler, hidrojeni oluşturdu. Hidrojen ise sonunda diğer elementleri oluşturdu. Galaksimiz yaklaşık olarak 10 milyar yıl önce toz ve gaz bulutunun dağılması ile oluştu. Ev­renin tarihi boyunca madde sürekli olarak (özellikle yıldız patlamalarıyla—süper- nova) yıldızlararası boşluğa itilmiş, ikinci ve üçüncü nesil yıldızları oluşturmuştur (Güneş de bunlardan biridir). Radyometrik olarak işaretlenmiş meteor ve aydan alman kaya parçalarına göre, Güneş sitemimiz bundan 4,6 milyar yıl önce oluştu. As­lında dünya da aynı yaştadır, fakat yer kabuğunun bazı plakalarının diğerlerinin altına girmesi (subduction) gibi jeolojik hareketleri sonucunda bilinen en eski kayalar daha genç olup, 3,8 milyar yıl öncesine aittir. Büyük bir ihtimalle, dün­ya birçok küçük kütlenin çarpışması ve bir araya gelmesiyle oluştu ki bu olayların etkisiyle muazzam bir ısı ortaya çıkmış olmalı. Dünya ilk zamanlarda soğurken katı bir kabuk oluşturdu ve bu sırada gazlar or­taya çıktı. Bu gazlar arasında su buharı da vardı ama oksijen çok azdı. Dünya soğurken, akışkan su ile okyanuslar oluştu (muhtemelen 4,5 milyar yıl önce), ve kısa sürede de bugünkü tuzluluk oranlarına ulaştılar. Bundan 4 milyar yıl önce muhtemelen pek çok küçük öncül kıtalar vardı, büyük toprak kütlelerin oluşumu ise bundan 1 milyar yıl sonraya denk gelebilir.
Sayfa 92 - Palme Yayınları / 2008Kitabı okudu
Evrim süreci çoğu zaman önceki evrimsel tarihe ait izleri siler. Eğer çalışılan takson­lar çok eskiden ayrıldıysa ya da çok hızlı bir evrim geçirdiyse, özelliklerinin çoğu o kadar farklışacaktır ki benzeşik özelliklerin ayırt edilmesi zor olabilir. Örneğin, dişler bir çok memeli arasındaki ilişkileri belirlemede önemli özel­likler sağlar, fakat dişsiz karıncayiyenler arasındaki ilişkileri değerlendirmede kullanılamaz. DNA dizilerinde, bir yerde, önceden var olan sinapomorfileri si­len çok sayıda değişim gerçekleşebilir. Bir baz yerinde A'dan C'ye mutasyon, o yerde başka değişim olmadığı sürece paylaşılan bir türemiş özelliğe neden olur; eğer türemiş bir taksonda, C'nin yerini G alırsa, ya da A'ya geri dönüş olursa ortak atanın kanıtları yok olmuş olur. Dahası, zaman geçtikçe, bir yerde, farklı soy hatlarında paralel olarak aynı bazın diğerlerinin yerini alması olasıdır. Bu nedenle, benzeştirici evrim ve ardışık değişimler ("çoklu vuruşlar") taksonlar arasındaki farklılaşmanın miktarını aynı düzeye getirir. Hızlı evrimleşen dizi­lerde yavaş evrimleşen dizilere göre bu platoya daha çabuk ulaşılır.
Sayfa 36 - Palme Yayınları / 2008Kitabı okudu
Önemli depremler
Ben burada 1939 Erzincan depremiyle başlayan, 1999 Gölcük depremiyle son bulan ve KAFZ'nun depremleri doğudan batıya doğru taşıdığını en iyi gösteren bir deprem zincirinden bahsedeceğim. 1939 Erzincan depremi 26-27 Aralık tarihinde olmuştur. Bu deprem geçen asırdan bu yana olan en büyük depremdir. 7.9 büyüklüğünde olan
Sayfa 26 - Doğan Kitap, Birinci Baskı / Temmuz 2020Kitabı okudu
Reklam
59 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.