a

Araştırma İnceleme Edebiyat

3 member
Körmükçü
88 syf.
·
Not rated
·
Read in 3 days
Öykü nedir? Diye başlayalım söze Yaşanmış veya tasarlanmış bir olayı, bir durumu; yer, kişi ve zaman belirterek anlatan kısa yazılara öykü deniliyor.. Kısacık bir kıtap ama öylesine hemencik bıtmeyenlerden, üzerinde durulası, bazı yerleri not alınası güzel bir kitabı daha okunmus olmanın keyfındeyım, incelememı de kendimce yazınca, keyfe keder olucam bakalım, bakalım Kitapla ilgili bilgiyi bıze arka kapak söyle fısıldıyor, Romandan kısa oluşun ve kurmaca (yabancı dillerde fiktif) oluşu dışında, ortak yönleri yok öykü, kısa öykü ve küçük öykünün. Öykü ya da eski deyişle hikâye, belli biçim özellikleri gösterir. Bunlar, özetle önemli bir başlangıç, olay zincirinde kendini belli eden bir doruk v kesin bir sondur. Öykü, biçim özellikleri dışında içerikte, anlatı konumunda da bazı özellikler gösterir. Öykü, Avrupa edebiyatlarında genel olarak 19. yüzyılda yaygın türdü, 19. yüzyılda en kalıcı örneklerini verdi. Bizim edebiyatımıza gelince, bizde de bazı çevrelerde küçük öyküye yukarıdan bakıldığını söyleyebiliriz. O kadar ki küçük öykü, yazarlığı ilk basamağı sayılıyor ve küçük öyküde ustalaşmış birinden artık roma beklenebileceği söyleniyor. Aslında tam tersi, küçük öykü romanda daha fazla özen ve ustalık ister, çünkü anlatı disiplininin ta kendisidir Bence edebiyatımızda, özellikle bugünkü edebiyatımızda mükemmel küçük öyküler var. Bu da şiir geleneğimizin kazandırdığı yoğun anlat yeteneğinin sonucu. Olmalı dıye düşünüyorum . Sizde öykünün serüvenındekı yolculuğa çıkmak isterseniz Buyurun o halde #OKUYUN #OKUTUN
19. Yüzyıldan Günümüze Türk Edebiyatında Öykü
19. Yüzyıldan Günümüze Türk Edebiyatında ÖyküGürsel Aytaç · Hece Yayınları · 20195 okunma
Faulkner & Don Kişot…
“William Faulkner, her sene Don Kişot’u tekrar okurdu...”
Sayfa 86 - *William Faulkner: Amerikalı YazarKitabı okudu
Reklam
Nietzche vs Dosto...
“Nietzsche, Dostoyevski’yi ‘bir şeyler öğrenebileceğim tek psikolog’ olarak tanımlamıştır...”
Sayfa 212Kitabı okudu
Nazım Hikmet 2. Dünya Savaşı yıllarını Çankırı ve Bursa hapishanelerinde geçirdi. Savaşın başlangıç yıllarındaki Nazi ilerleyişinin acısını dört duvar arasındayken duymak, güncel olayları eksiksiz izleme gereksinimini duyuruyordu. Radyo ve gazete haberlerinden öğrendiği olaylar kimi kez kaynaklık etti şiirlerine. Ama asıl Memleketimden insan Manzaraları'na ça­ lışarak dünyanın içine düşürüldüğü yıkım yıllarının yansıma­ larını olağanüstü anlatım özellikleriyle işlemeyi başardı.
Bahtiyarım ... Ama sözcüklerle savaşarak yeni yaratı olanakları bulunsa bile parmaklıklar ötesinde aylar yıllar geçirmenin kabul edile­ mez yoksunlukları var. İrade zorlamasıyla yakasını kurtaramı­ yor bu yoksunlukların getirdiği etkilerden içerdeki adam. Okuyacağımız dizelerde insanoğlunun en doğal hakkının yasaklanması karşısında duyulan tepkiyle sarsılıyoruz.
74 yıl ...
« Üzerinden 64 yıl geçmesine karşın sır perdesi kaldırılamayan cumhuriyet dönemimizin ilk aydın cinayetlerinden biri duruyor önümüzde. Bunu çözemezsek, Aksoy, Üçok, İpekçi, Mumcu, Hablemitoğlu ve diğer cinayetleri asla çözemeyiz. Ve bu sır perdesi bizim yüzümüzde, yüreğimizde gelecek kuşaklara utanç olarak kalır...»
Sayfa 7 - Tanyeri Kitap Yayıncılık, 2. Basım, Nisan 2012, AnkaraKitabı okudu
Reklam
360 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.