Yazar kitabı çok başarılı yazmış gerçekten kalemine yüreğine sağlık . Önü açılırsa daha neler yazar diye düşündüm bir an . Kitap kısa olabilir ama uzerinizde bıraktığı etki tarif edilemez. kitabin hepsini alıntı yapmak istedim çünkü o kadar güzel konulara ve adalet anlayışına sahip ki . Kitapta empati yaptım çiçek gibi savunmasiz bir kızın yerine koydum kendimi, sonra oktay gibi geçimsiz bir insanın ıslahat yoluyla nasıl normale döndüğünü onun o çaresizliğini bile hissettim fazla spoiler vermek istemiyorum heyecanı kaçmasın.kitaba puanım 10 /10 Cok uzatmiycam okuyun, okutun.. böyle güzel kalemlere ihtiyacımız var ..
Geleceği bilmek ya da gelecekte olacakları öngörebilmek tarih boyunca insanlığın en büyük ilgi alanlarından biri oldu. Sümerlerden elimize ulaşan ilk yazılı kaynaklardaki rahiplerin kehanetleri, yıldız hareketlerinin yorumlanması ve farklı fal yöntemleri, gelecekten haber vermek ve insanların da bu doğrultuda adım atmalarını sağlayabilmek için kullanıldı.
Geleceğe dair merak ve kaygıların en önemli ayağı kâhinlerdi. Kâhinler, sadece gelecekten haber veren kişiler değil, aynı zamanda dönemin yöneticilerinin de en önemli danışmanlarıydı çünkü geleceği bilmek her devirde insanların kayıtsız kalamadığı konulardı. Bir veliahdın akıbeti, bir savaşın sonucu ya da alınacak bir kararın yaratacağı sonuçlar kâhinlerin hem ilgi hem de görev alanıydı. Geleceği bilmek bu denli önemli bir konuydu.
Roma ve sonrasında akdeniz dünyasının neredeyse tamamında hıristiyanlığın hâkim olmasıyla kâhinler, ezoterizm içinde varlıklarını devam ettirmişlerdir. Yani pagan düzen hıristiyanlığın içine nüfuz etmiştir. Kendilerine itiraz edenleri gerek cadı gerekse heretik ilan ederek bu engeli aşmışlardır.
Geleceğe dair kehanetlerde bulunan kâhinler yeni düzen içinde kutsal kitaplara peygamber sıfatıyla eklenince onların sözleri ilahi bir düzenin hayata geçmesini şart koşan emirlere dönüştü. Böylece buna inananların bu şifreli bilgilerin/kehanetlerin çözümüne başlamalarından başka seçenekleri kalmadı çünkü zaman azalıyor ve takvimleri bitmek üzere...
Okuması bu kadar zor olan bir kitabı yazmak, tüm bu veriler için çalışmalar, röportajlar yapmak nasıl zordur kim bilir... Peki bunlar bu kadar zorsa ya o acıları yaşamak!..
Öyle satırlar var ki tüyleriniz diken diken oluyor. Ve onların gerçekten olduğunu, yaşandığını bilmek büyük bir acıya vesile... Sık sık yarım bırakıyor, uzaklaşıyorsunuz. Ama
A Clockwork Orange
Geçtiğimiz aylarda okuması gerçekleşti.
Flaş flaş kanlar vahşet dehşet iğrenç dediniz … bu yorum ögeleri arasında istikrarla okuyup finishlediğim bir kitap oldu.
Arkadaşlar evet kasvetli bir kitaptı lakin bu kadarını kaldırmıyorsa nazlı bünyeniz iyi bir okurum demeyiniz.
Öncelikle Kitabı 20 yaş altı okurlara kesinlikle önermiyorum bunu baştan söyleyeyim .
Şimdi Anthony Burges adlı Yazar Kahramanımız(kendince) diyorki; bu düzeni bozuk dünyaya kılıçtan keskin kalemimle ayar vermeye geldim. Bam Bam Bam bakalım verebiliyor mu? Kitapta bireylerin ne kadar özgür veya baskı altında olması gerektiğini ve sonuçlarını sorguluyor.İyilik ve kötülük kavramları sorgulanıyor sorgulanmasınada getirisi-götürüsü ne ölçüde bize geçti. Yaşasın iyilik yaşasın iradesiyle iyiyi seçmiş olanlar nerde!…
(Spoiler)Kahramanımız Alex hep kötü bir birey olmaktan ötürü zerrece sorgulamadı kendini Islah evinde dahi rol yaptı insanlara yalan söyledi. Çok can sıkıcı bir karakterdi. Bir nebze olsun kendini sorgulamasını pişmanlık duymasını görmek istedim lakin adam kitabın finalinde dahi bunu yapmadı sadece sıkıldı, kötülüğe pisliğe vahşete doydu da evlenip yuva kurmak istedi .
Şahsen Anthony Burges külliyatı benim için bu kitapla son bulmuştur. Ben sevmedim nokta .