Araştırma-İnceleme

Charlettoin
"Çocuklarını hırpalayan ebeveynler, genelde kendileri hırpalanmış ebeveynlerdir ve yapılan araştırma bazı ailelerde üç nesillik bir taciz düzenini ortaya koymuştur."
Hâkim partnere itaat, duygularını dışavuramayan ve suçluluk duygusu yaşayan insanların orgazm yaşamasını, ona ulaşmasının zor olduğu aksi durumlarda mümkün kılar. Saplantılı kişilikler farklı durumlarda "kendilerini koyuvermeyi" zor bulur. Kontrolün harici bir otoriteye teslim edilmesi durumunda, süjenin süper egosunun şiddeti belki geçici olarak değişikliğe uğrayabilir ve mest eden orgazm nihayet yaşanır.
Reklam
Olgunlaşmamış kızın dişi olmaktan duyduğu hoşnutsuzluk değildir sorun; tüm çocuklar gibi, kız da nispeten güçsüz olmaya tepkilidir. Statü arayışında, çoğunlukla erkek çocukların kızlara kıyasla hem daha güçlü hem de daha saldırgan oldukları ve yetişkinlik hayatında erkeklerin var olan tüm insan toplumlarında sosyal bakımdan hâkim olduğu gerçeğiyle karşılaşır. Bu durum hoşumuza gitmeyebilir ancak tartışamayız. Daha önce belirttiğimiz gibi maskülen gücün ilkel sembolleri şüphesiz falliktir. "Penise imrenme" terimi yerine "falliğe imrenme" terimini kullanmak belki aşırı detaycılık olur ancak yerini alan terim, önerdiğim ayırt edici özelliğin altını çizmektedir. Çocuk ya da çocuksu yetişkin hâkim hiyerarşide bir dezavantaj hissettiği sürece her iki cinsiyet de falliğe imrenme sergilemeye devam edecek, daha güçlü erkekle tanımlama eğiliminde olacak ve sahte cinsel sadomazoşistik davranışın belirtilerini gösterecektir.
Freud ebeveynleri ya da diğer yetişkinler arasındaki cinsel ilişkinin "ilk sahne"sini gözlemleyen çocukların, bunu erkeğin kadına saldırısı olarak yorumladıklarına işaret etti. Bazı insanlarda böylesi erken tecrübeler cinsel davranış kalıpları ve hâkimiyet-itaat kalıpları arasındaki bağlantıyı güçlendirebilir. Cinsel uyarılma ve saldırgan uyarılma, çocukken başkalarıyla fiziksel yakınlığı, sevgi ve şefkatten ziyade acı ve cezayla ilişkilendirmeyi öğrenmişler arasında daha direngen biçimde bağlantılı olabilir. Böyle insanlar kolay incinir hale geldikleri cinsel ilişki esnasında başkalarına, kendilerine zarar vermeyeceklerine dair güvenemez. Bunun sonucunda cinsel ilişkinin sevginin ifadesinden ziyade "becerme" ya da "sikme” olarak muamele gördüğü saldırgan, hâkim bir duruş benimserler.
Günümüzde Batı eğitimi almış insanların çoğu, ideal bir sevişmenin hâkimiyet ve itaat unsurları içermemesi gerektiğine, karşılıklı haz alışverişinin olmasına ve partnerlerden hiçbirinin diğerini zorladığı hissine kapılmadığı, içsel doygunluğun verdiği mutluluğun eşit şartlarda yaşandığı bir çerçevede olması gerektiğine inanır. Sadomazoşistik davranış haklı bir biçimde sapkın ya da çocukça bir davranış olarak düşünülür; gerçi en olgun cinsel temaslarda bile hâkimiyetin ve boyun eğmenin bazı küçük unsurlarına rastlandığı da tartışmaya açık bir konudur. Geleneksel olarak erkeğin cinsel faaliyeti başlatması beklense bile, kadın cinsel ilişkiye hazır olduğunu giyimiyle veya tahrik edici davranışlarıyla gösterebilir. Üreme organlarının uygunluğu ve cinsel birleşme eylemi, etkin bir biçimde kadının içine girmeyi gerektirirken, kadın arzu ettiği takdirde nispeten pasif ve alıcı olarak kalabilir. Cinsel fantezi çalışmalarının gösterdiği üzere hâkimiyet ve maskülenlik, itaatkârlık ve dişilik arasında bir bağıntı vardır. Kadınlar tecavüz etmez, şiddet içeren suçların açık ara büyük bölümü erkekler tarafından işlenir.
Cinsel fanteziler özellikle, kendi bedenlerine bir şekilde yabancılaşmış ve bunun sonucunda doğrudan fiziksel sevişmeyle cinsel doyuma erişmesi engellenmiş insanların hayalinde direngen hale gelir. Cinsel alakaya ve çocuklar arasında oynanan cinsel oyunlara karşı hoşgörülü yaklaşan ve yetişkinlerin cinsel davranışlarının gizlisi saklısı olmayan toplumlarda, her türlü cinsel sapkınlık ya da cinsel baskılama alışılmışın dışındadır. Daha önce belirtildiği gibi, saldırganca tırmalama ya da ısırmanın abartıdan uzak biçimleri evrensel olarak yaşanan şeylerdir ancak kasten acı çektirme veya acı hissetme ya da hâkimiyet ve itaatle bağlantılı ritüellerle meşgul olma anlamında sadomazoşizm, yazının icadından önceki toplumlarda görülmüyor gibidir. Cinsel sapkınlıklar başlıca, cinselliğe karşı olumsuz tavırların suçluluk duygusuna, engellemeye ve kişisel çekicilik ve etkinlikle alakalı belirsizliğe neden olduğu karmaşık Batı toplumlarının birer ürünüdür. Böyle toplumlarda birçok insan, cinsel sevginin eşit koşullarda özgürce verildiği ve alındığı kişilerarası ilişkiler kurmakta zorluk yaşar.
Reklam
Dr. Robert Brittain'e göre sadist katil genellikle içgözlemseldir, içine kapanıktır ve ağırlıklı olarak yalnızdır. Genelde “annesinin kuzusudur” ama annesine ve diğer kadınlara karşı normal herhangi bir yolla ifade edemediği, şiddete yönelik yoğun duygular besleyebilir. Sonuçta çoğunlukla fantezi dünyasında yaşar. Pornografi, sadomazoşist film ve videolar, "dehşet odasının" balmumu görüntülerinden oluşan şovlara hayrandır. Gerçek cinsellik deneyimi genellikle çok sınırlıdır. Kibirlidir, dış görüntüsüne titizlenir, oldukça şekilci ve düzgündür, düzenli olmaya saplantılı bir ilgi duyar. Kolayca utanır ve sıkılır, saldırıları genellikle özsaygısının zedelenmesinin ardından gelir. İşlediği cinayetler ona geçici bir üstünlük veya intikam duygusunun tatmini hissini verir. Cinayetle birlikte gelen duygusal boşalma, zalimlikten zevk almaktan ziyade tanrısal her şeye kadirlik hissini yaşama meselesidir. Bazen polisten çok daha zeki olduğuna ve mahkum olmaktan kurtulacağına inanır. Bazı örneklerde bu fantezi kısmen gerçeklerle desteklenmiştir. Hem Sutcliffe hem de Nilsen yakalanmadan önce birkaç yıl "işledikleri cinayetlerden yakayı sıyırmıştır."
Sadistler acı çektirmekten cinsel zevk alan kişi olarak tanımlanabilirken, mazoşistler zalimce, acı verircesine davranılmaktan veya aşağılanmaktan cinsel haz duyan kişi olarak tanımlanabilir. Cinsel davranışın bu iki biçimi genellikle bileşik "sadomazoşizm” kelimesiyle tarif edilir çünkü her iki faaliyetten biriyle erotik açıdan tahrik olan kişi, muhtemelen tersiyle de uyarılacaktır.
Toplum, şiddeti alışkanlık haline getirmiş suçlulardan korunmalıdır ancak bu kişilerin hapse mi atılacağı yoksa akıl hastanesine mi kaldırılacağı bir uygulama sorunu olmalıdır, ahlaki sorun değil. Şiddeti alışkanlık haline getirmiş suçlular genellikle hapiste tutulmalıdır çünkü hapishaneler bu kişilerle başa çıkılması bakımından hastanelere kıyasla daha donanımlıdır. Bu kişilerin psikiyatrik tedaviye ihtiyaçları varsa, tedavileri hapishanede yapılabilir.
Yaşlı kadınlara tecavüz eden veya çocuklara işkence uygulayan suçlulardan intikam alınmasını istememiz doğaldır ancak paradoksal biçimde cezalandırılmasını en çok istediğimiz insanlar, bu cezalarla ıslah olma ihtimali en düşük insanlardır.
Reklam
Sevgi olmadığında ya da doğuştan fiziksel veya psikolojik bozukluklar bireyi sevgiye karşılık vermekten aciz kıldığında, diğer insanların ihtiyaçlarını ve birey olarak ayrı mevcudiyetlerini takdir etmeyi öğrenmek söz konusu değildir. Bu bakımdan antisosyal kişiliklerin diğer insanların haklarını önemsememeleri, acil ihtiyaçları tatmin ettikleri sürece onlara değer vermeleri ve kendilerini engelleyenlere acı çektirirken herhangi bir şekilde suçluluk hissetmemeleri anlaşılır bir şeydir.
Fuat Köprülü, Türk kültürünün yetiştirdiği en büyük ve en verimli bilim insanlarından biridir.
Sayfa 61 - Masa Kitap
Göğün aşığı...
Atatürk yakınlarına soyadı verirken sıra Sabiha Gökçen'e gelir. Sabiha'ya, ''Senin soyadın ne olsun?'' diye sorar. Sabiha Gökçen çok heyecanlanır, aklından birçok şey geçer ama bir şey söyleyemez. Atatürk de kendisine ''Sana 'Atatürk Kızı' demek isterdim ama...'' der ancak devamını getiremez. Sonrasında bir kağıda Gökçen yazar. Gökçen...Göğün aşığı...
Sayfa 51 - Masa Kitap
Sabiha, Atatürk'ü görünce ''Paşam, ben okumak istiyorum,'' der. Tabii Atatürk bir bakışla ailenin Rumelili olduğunu sezer. Sabiha'da böyle bir heves olduğunu görünce başını okşar, ''Sen benim kızım olmak ister misin?'' diye sorar. Sabiha durur, hiç kimseye sormadan ''Çok isterim Paşam,'' der. Bunun üzerine Atatürk, Sabiha'yı bana verir misiniz? diye ağabeyiyle konuşur, ''Tabii Paşam'' derler. Sabiha bu izinle beraber artık Atatürk'ün manevi kızı olur.
Sayfa 49 - Masa Kitap
Sabiha Gökçen
''Sabiha, Atatürk'ün diğer manevi çocuklarının hepsinden farklı, hepsinden daha zeki, hepsinden daha maharetlidir; kendisine verilen bir işi çok iyi yapar.''
Sayfa 49 - Masa Kitap
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.
Resim