Profil
Mustafa Kemal de verandadan o merdivenlere geliyor. Paşa’yla merdivende karşılaşıyorlar. O, merdivenin üst basamağında, Latife teyzem de aşağıda. Latife teyzem merdivenlerden yukarı çıkarken, Paşa da aşağı iniyor. “Paşam, evimize hoş geldiniz. Şeref verdiniz. Verin elinizi öpeyim.” diyor. Paşa, “Rica ederim Küçük hanım. Ben sizin elinizi öpeyim. Ben el öptürmem ama hanımların eli öpülür.” diyor ve kalpağını çıkarıp Latife teyzemin elini öpüyor. O an Latife teyzem, daha sonra Halid Ziya’ya yazdığı bir mektubunda belirttiği gibi, “Altın bir hare ve bir çift masmavi göz görebildim.” diyor. Büyük aşk o an başlıyor.
Sayfa 118Kitabı okudu
Cennette de senin gibi kara gözlü, kadife tenli, ipek saçlı meleklerle huriler var. Atatürk’ten Latife’ye iltifat
Sayfa 134Kitabı okudu
Reklam
O mavi gözlü bir devdi, Minnacık bir kadın sevdi, Kadının hayali minnacık bir evdi, Bahçesinde ebruli, hanımeli, açan bir ev. Bir dev gibi seviyordu dev. Ve elleri öyle büyük işler için hazırlanmıştı ki devin, yapamazdı yapısını, yapamazdı kapısını, bahçesinde ebruli, hanımeli, açan evin. Nazım Hikmet
Sayfa 204Kitabı okudu
Bir davette Rus sefiresi boşanmadan sonra Latife teyzemin Köşkte bıraktığı çeyizine ait bardak takımını çok beğenip, “Ne kadar güzel ve zarif bir takım,” deyince Paşa, “Evet çok güzel ve zarifler ama çabuk kırılıyorlar, tıpkı sahibeleri gibi.” demiş.
Sayfa 381Kitabı okudu
Latife teyzem her zaman şunu söylerdi “Ben iki kere öldüm. Biri 1925’de, biri 1938’de.”
Sayfa 412Kitabı okudu
Soyadı kanunu çıktıktan sonra Latife teyzem ‘Türk’ veya babasının almak istediği ‘Uşşaklı’ soyadını istiyor. Kimse onaylamayınca evraklar Paşa’nın önüne geliyor. Paşa “Ne soyadı alıyorlar?” diyor. “Muammer Bey Uşşaklı soyadını alıyor.” diyorlar. Bu sefer “Latife hanım ne soyadını alıyor?” diye soruyor. “Efendim o da ya ‘Türk’ ya da babasının soyadını almak istiyor, onay veriyor musunuz?” diyorlar Paşa gülüyor ve diyor ki “Tamam, Muammer Bey ve ailesi Uşşaklı soyadını alabilir ama getirin Latife Hanım’ın kağıtlarını.” Getiriyorlar, Uşşaklı’nın üzerini çiziyor, kendi el yazısı ile Uşakki yazıyor. Ona ancak ‘Uşşaki’ soyadı yakışır.”demiş ve eklemiş “Bilir misiniz çocuklar Uşakki ne demek?” diye sormuş. “Âşıklardan gelen, demektir.” demiş.
Sayfa 417Kitabı okudu
Reklam
Latife Hanım,
Babasının ölümünden sonra her 10 Kasım’da tüm aileyi toplar ve sadece Paşa’nın sevdiği yemekleri yaptırırmış.
Sayfa 421Kitabı okudu
Dünyanın tüm kötülükleri ile yüzleştiğinde cesaret artık görevindir. Latife Türk - 1932
Sayfa 472Kitabı okudu
“Ama o menhus hastalığın çaresi de yok ki. Zaten Latife de tende tutsak kalmayı istemiyor artık. İstiyor ki uçsun ve Kemal’ine kavuşsun.”
Sayfa 479Kitabı okudu
Yaradan ikisini de sonsuzluk diyarında nurlara gark etsin, sonsuza dek birbirlerinin etrafında dönüp dursunlar. Muammer Erboy
Sayfa 480Kitabı okudu
15 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.