yanılmış bir kapıyım simsiyah kendi üstüme kapanıyorum seni paris'te kaybettim yanlış bir yerde arıyorum bozduğum her saat içimi büsbütün daraltıyor hiç bir mutluluğum kalmadı ne bıraktıysan harcadım inge bruckhart resimlerine bakamıyorum
ben sana mecburum bilemezsin adını mıh gibi aklımda tutuyorum büyüdükçe büyüyor gözlerin ben sana mecburum bllemezsin İçimi seninle ısıtayorum
ağaçlar sonbahara hazırlanıyor bu şehir o eski istanbul mudur karanlıkta bulutlar parçalanıyor sokak lambaları birden yanıyor kaldırımlarda yağmur kokusu ben sana mecburum sen yoksun
yanıldıkça lüzumsuzluğunu anlayıp insan yaşadığından utanıyor uykularımızda yalnızlık korkuları dışımız en küstah yanlışlıklar içimiz en başka türlü ayıp
sevmek kimi zaman rezilce korkuludur insan bir akşam üstü ansızın yorulur tutsak ustura ağzında yaşamaktan kimi zaman ellerini kırar tutkusu bir kaç hayat çıkarır yaşamasından hangi kapıyı çalsa kimi zaman arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu