İnsanın bir tutamağı olmalı.
-Anlamadım.
-Tutamak sorunu dedim. Dünyada hepimiz sallantılı, korkuluksuz bir köprüde yürür gibiyiz. Tutunacak bir şey olmadı mı insan yuvarlanır. Tramvaylardaki tutamaklar gibi. Uzanır tutunurlar. Kimi zenginliğine tutunur, kimi müdürlüğüne, kimi işine, sanatına.
Ben toplumdaki değerlerin ikiyüzlülüğünü, sahteliğini, gülünçlüğünü göreli beri, gülünç olmayan tek tutamağı arıyorum: Gerçek sevgiyi! Bir kadın.
Flanör amatör bir sosyologtur, ama aynı zamanda potansiyel bir romancı, gazeteci, siyasetçi, bir anekdot tpplayıcıdır. Zihni her zaman uyanık ama gevşektir, hoş ve incelikli gözlemleri, mola verdiği bir kafede notlar almadıkça ve gözlemlerini profesyonelleştirmedikçe ya da suç ortaklığı yapan bir kulak yorumlarını dinlemedikçe çoğu zaman anında unutulur, kaybolur gider.
Bir kenti arşınlarken kendini keşfetmenin bir başka biçimi, gerçeküstücüler gibi sokaklarda rastgele, başıboş dolasmaktır. 60'lı yıllarda Sitüasyonistler rüzgârın götürdüğü yere gitme alışkanlığına tekrar sahip çıkarak bu tür yürüyüşleri "farklı ortamlardan alelacele kaçış tekniği" olarak tanımlanmışlardır.