Profil
ŞEYH GALİP ve BÂBIÂLİ...
Bâbıâli üstün muvazene ve nizam devrinin son Şairi Şeyh Galip'ten, onun: "Bir şulesi var ki şem'i cânın / Fânusuna sığmaz âsumânın" (Öyle bir alevi var ki cân mumunun / Fenerine sığmaz semanın) dediği hikmetten düşürerek ve can mumumu karartarak bağırsak sesine kadar indirmiştir..."
Sayfa 247 - Dolap Beygiri, 2. Baskı 1976, Büyük Doğu YayınlarıKitabı okudu
FALİH RIFKI...
Nurullah Atâ devam ediyor: "Ya "siyasî evrak, dosya, çanta" demek olan (serviette diplomatique) klişesini (Serviet) kelimesinin aynı zamanda peşkir mânâsına gelmesinden "diplomatik havlu" diye tercüme edenler?.." Biri sesleniyor: "O da kim yâhu?", "Meşhur politika bilgini ve yazarı Falih Rıfkı Bey..." Genç şair dayanamıyor: "Batıdan fazla batıcı Falih Rıfkı..."
Sayfa 18 - 19 Mecmua, 2. Baskı 1976, Büyük Doğu YayınlarıKitabı okudu
Reklam
TÜRKİYE'NİN BAUDELAİRE'İ...
Salih Zeki, Genç şairin 4 formalık minicik şiir kitabı için hararetli methiyeler yazdı ve onları Abdullah Cevdet'in meşhur "İçtihat" mecmuasında yayınladı. Mecmuanın kapağına Genç Şairin resmini koydurdu ve hakkında şu hükmü verdirdi: "Türkiye'nin Baudelaire'i"..
Sayfa 53 - İçtihat, 2. Baskı 1976, Büyük Doğu YayınlarıKitabı okudu
ESAFİL-İ ŞARK ve NURULLAH ATÂ...
- "Nurullah Bey, çamura yatmayın!.." Nurullah Atâ, dört bir kaybetmek üzere olduğu tavlayı çat diye kapattı, ayağa kalktı ve saçları dimdik, haykırdı: - "Namusunuz varsa bana bir tokat vurun!" Profesyonel kumarbaz usulca yerinden kalkıp kapının yolunu tutarken Genç şair mırıldandı: - "Borçlu olduğun parayı ben vereyim de tokatı ben patlatayım! Seni, nefisne hakaret ettirme hastası (Dostoyevski) taklidi seni!.. Nurullah Atâ: - "Sende insan tokatlayacak erkelik ne gezer, "Örümcek Ağı" şairi!" Ve çat!.. Genç şairin beş parmağı Nurullah Atâ'nın tombul yanaklarında... Siyah bağa kenarlı gözlüğü de uçup gitmiş...
Sayfa 42 - 43 "Vakit" Gazetesi, 2. Baskı 1976, Büyük Doğu YayınlarKitabı okudu
FASL-I MÜŞTEREK BİR ZAT ve VAKİT GAZETESİ...
- "(...)O hiçbir şey olmadığı hâlde her şey!.. Çaldığı bir âlet olmayan orkestra şefi... Bir pirinç tanesi üzerine koca bir ibare yazar gibi, dar bulutlara olmayacak şeyler yüklemeyi bilen, orta çapta bir odayı ancak bir divanhânenin alabileceği kadar iş kısımlarına bölebilen, başarısını boyuna maliyet hesaplarını düşürmekte arayan, cesur atılış ve maceralara asla aklı yatmayan, her işte kılı kırk yarıcı, gayet ciddi ve temkinli, her şeyden evvel lisan âlimi ve hastalık derecesinde mantık düşkünü, yalçın bir bekâr hayatı sürmekte olan bir zat. Hakkı Tarık Us, Gördes'lidir, mebustur, herhangi bir dünya görüşüne sahip değildir ve sadece dışından geniş bir Şark ve edebiyat kültürü içinde, Avrupalıya kaçmamış, Şarkı da kucaklayamamış bir "fasl-ı müşterek-iki renk arasındaki çizgi" adamıdır...
Sayfa 39 - "Vakit" Gazetesi, 2. Baskı 1976, Büyük Doğu YayınlarKitabı okudu
KIRTİPİL HAMDİ...
Ahmet Kudsî Tecer, Genç Şairin, Yüksel Muallim Mektebi'nden arkadaşı... Yatakları yanyana ve şiir zevkleri içiçe... "Kırtipil Hamdi" diye lâkaplandırılmış Ahmet Hamdi ise, onlar ilk sömestrlerdeyken Edebiyat Fakültesini bitirmiş, yeni atyin edildiği Erzurum'a gitmek üzere...
Sayfa 43 - "Vakit" Gazetesi, 2. Baskı 1976, Büyük Doğu YayınlarKitabı okudu
Reklam
FİKİR PRENSİ, ÇİLEKEŞİN ŞİİRİ...
Genç Şair: "Şu benim herkese parmak ısırtan şiirim "Kaldırımlar"ı göklere çıkarıyorlar. Bense yerin dibine indirdikleri fikrindeyim. Zannediyorlar ki, o şiir, kaldırımlarda geceleyen, evsiz barksız, sefil bir sınıfın destanı... Hâlbuki o, belki şato sahibi, en nadide ağaçtan yontulu karyolasında gözü uyku tutmaz, mustarip fikir prensinin, çilekeş (entelektüel)in şiiri... 20.asır (entelektüel)ine bağlı, ruhunu ve gayesini yitirmiş bir cemiyette bunalımlar yaşayan öncü kişiliğin şiiri... Bu kadarını bile anlayan yok... İnsan, çürümez, pörsümez, lif lif dağılmaz da ne olur bu cemiyette?..
Sayfa 17 - Mecmua, 2. Baskı 1976, Büyük Doğu YayınlarıKitabı okudu
MENFİLERİN KULUÇKA YATAĞI...
Netâmeli Bâbıâli; ya, üstün seviyeye hiçbir zaman ulaşamayacak menfilerin, yahut menfi bile olmaktan âciz ve keyfiyet cevherinden mahrum bîçarelerin kuluçka yatağı!.. Ve eğer bir gün bir zuhur olur da, Bâbıâli'den büyük çapta bir kafa peydahlanırsa, ne yapıp yapıp kendi fikir dölünü yetiştirmek ve ancak ondan sonra, içinden Bâbıâli'yi yıkmaya mecbur...
Sayfa 297 - Parti 2. Baskı 1976, Büyük Doğu YayınlarıKitabı okudu
KIYMET HÜKÜMLERİ...
- "(...)Rakısını tavuk göğsü mezesiyle içen bestekâr tanburacı, sanatını ağızdan mı, göbeğinin altından mı devşirdiği belirsiz, yırtık ve pişkin kadın şarkıcı, Batı mektep kitaplarından aşırdıklarını öz ismiyle yayınlamak marifetinde, esersiz ve çilesiz profesör, karton adamlar kuklacısı, hummâsız ve meselesiz romancı, aynı kaynaktan aynı şeyi çalmış görünmemek için meslektaşlarıyla pazarlığa girişen ve kaynakları bölüşen, makas ustası gazeteci, yeni bir ağız getirdiği vehminde hokkabaz şair, (devr-i daim) makinesi kaşifi Con Ahmet Bey serisinden akıl hastası, niyet kuşlarının puslaları hâlinde vatanın kurtuluş formülünü reçeteleştirici fikir ibişi, daha şu daha bu, kıymet hükümlerini ve kahramanlık şehadetnâmelerini hep Bâbıâli'den bekler."
Sayfa 11 - Lokanta, 2. Baskı 1976, Büyük Doğu YayınlarıKitabı okudu
VE KALDIRIMLAR...
1927-28'lerde Bâbıâli'nin kendi öz sınırları içinde de, bir sanat hâdisesi sayılan, övülen, yüceltilen bir iş var... Bir şiir: "Kaldırımlar"... İsviçre'de tedavide bulunan Yakup Kadri "Alp dağlarından" başlığıyla yazdığı yazılarda genç Şairi kahramanlaştırır, M. Şekip Hoca onun için "Yalnız bu şiir büyük bir sanatkâra yeter" diye hüküm verir, Peyami Safa da "Yeni Türk şiirini Şairi" yazsısına hazırlanır. Bir de Nurullah Atâ dedikleri sinir kumkuması bir zat vardır ki, işi gücü, derdi meramı bu şairi övmekten ibaret... O da yazıda olsun sözde olsun, yalnız, fikir bağından mahrum kelimelerle... Cümlelerle bile değil... Parlak, keskin, güzel, yeni, diri, derin... Prens Hamlet'in Ofelya'ya dediği gibi, kelimeler, kelimeler... İncisi düşmüş, istiridye kbukları hâlinde bomboş sıfatlar...
Sayfa 16 - 17 Mecmua, 2. Baskı 1976, Büyük Doğu YayınlarıKitabı okudu
44 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.