Çocuklarına âşık, kocalarını taparcasına seven kadınlardı onlar; bireysel anlamda kendilerini yok etmeyi, kanatlanarak çocuklarına hizmet eden melekler olup çıkmayı ayrıcalık sayıyorlardı.
Dans ederken de olabildiğince büyüleyici görunmeye ve en güzel olduguna inandikları yerlerini en çekici bicimde göstermeye yemin etmis gibiydiler kadınlar.
Sadece haz peşinde koşuyorlar ve onu ancak aramadıklarında, kasten edilgenleştiklerinde buluyorlar. Bu şüphecilik ve hedonizm kitaplarda karşımıza çıksa modası geçmiş bir süs gibi dehşet uyandırırdı. Ne var ki kadınlar zihinsel modaların kâhinleri olmak şöyle dursun, daha çok gecikmiş papağanları sayılırlar. Günümüzde bile hedonizm onları hoşnut ediyor ve onlara yakışıyor. Sağduyularını yanıltsa ve duruşlarını sarssa bile onlara artık solmuş ama hâlâ hoşa giden bir zarafet kattığını inkâr edemeyiz. Son derece gelişmiş uygarlıklarda hayatın ne kadar kolay ve hoş olabileceğini bize hissettiriyor, bizi kendimizden geçiriyorlar. Körelmiş duyularından çok imgelem, yürek, zihin, gözler, burun ve kulakların bayram edeceği bir manevi Kyhthera’ya inatla yönelişleri tavırlarına da bir şehvet katıyor. Sanırım çağımızın en gerçeğe sadık portre ressamları onları gergin ya da katı duruşlar içinde resmetmeyecektir. Hayatları salınan saçların güzel kokusunu yayıyor etrafa...
‘Derin acıları olan bir kadını sevmek, kadının takati yetmeyince,kolları ayakları tutmayıp da düştüğü o karanlık cehenneme, bir mabede girer gibi huşu ve sükût içinde yürümektir.’
Kimi kadınların, kimi diyoruz,bütun kadınların değil, şöyle küçük bir zayıfliklari vardir: bir yerlerinin-alınları da olabilir bu,agızları,kolları,omuzları da olabilir, guzel olduğuna karar verdiler mi, kendilerini gören birinin gözüne ilkin o en güzel yerlerinin carpacağinı düşünürler. Sanki herkes bir ağızdan bagirmayaca başlayacaktir: Bakin,bakın! Ne güzel bir burnu var,tam Yunan burnu! Ya da: Ah, ne kadar düzgün, büyüleyici bir alın! Kimin omuzları güzelse,tüm genç erkeklerin omuzlarına hayran olacagindan ve kendisi önlerinden geçerken ikide bir "Ah ne harika omuzlar!" Diyeceklerinden neredeyse emindir.
Ben doğam gereği hep soğuk biri olmuşumdur . Kadınlara olan ilgim oradaki keşişlerden bile azdı. Ama bu, geleneksel kadın figürü dışında kalan farklı bir kadındı. Bu yüzden ilgimi çekmişti....