Sorumluluğun bende olmadığına inanmak beni yatıştırmıyordu: eylemlerimin iradi olduğunu hissediyordum, ne var ki sadece gerçekleştirirken onlara razı oluyordum. Sanki içgüdü, beni ele geçirmek için, vicdanın çekip gitmesini ya da gözlerini yummasını bekliyordu. Sırayla iki zıt iradeye itaat ediyordum; bu iradeler birbirleriyie çarpışmıyorlardı çünkü birbirlerini takip ediyorlardı.