Bir şeyler konuşmak istiyorum. Mesela... gökyüzü neden mavi, Başka renk nasıl olurdu?
Kaktüsler neden dikenli?
-Amiyâne tabirle -çakma sarışınların neden hep saç dipleri akmış oluyor? İnsan neden annesinin saçlarına hep dokunmak istiyor?
Sevgiler neden hep üstünkörü, zarar verircesine yaşanıyor? Naif bir şekilde sevemez mi insan, sevilemez mi? Neden insanlar değer gördüğünde daha da uzaklaşır? Kötü davranınca yamacında mı dolanır?
Baklavayı seven neden bu kadar çok insan var? Kahverenginin güzel bir göz rengi olduğunu kim söyleyecek sahiplerine? Kitap okumanın birçok şeyden daha çok işe yaradığını nasıl kanıtlayacak, kitaplarda nefes alıp verenler?
En çok neyi özlüyor insanoğlu? Eskiyi mi, sevdiğini mi, küçükken gizli sırlarını anlattığı peluş oyuncağını mı, merhum babaannesini mi? Ve geceleri neden hep çok düşündürücü oluyor ve neden hep yalnız, bir o kadar da huzurlu hissettiriyor?
Kaç soru var aklımda. Hep böyle aptalca bir o kadar da güzel olan binlerce soru ama üşeniyorum hepsine cevap aramaya.
Bazen kendiliğinden buluyorum cevaplarını ama doğru değil diye inkar ediyorum bu cevapları. Kabul etsem mutlu olacağım biliyorum ama bundan sanırım istememen.
Mutlu olmak...insanı sarhoş eden bir duygu ve ben hep ayık olmak istiyorum. Hep mutsuz olma pahasına, ayık kalmak.