- Ne istiyorum? diye tekrarladı. Çok yorgunum ve ihti yarladım; çok uzun zamandır yaşıyorum sanki. (Şalının ucu nu çıplak kolunun üzerine yavaşça çekti. Bazarov'la göz göze gelince belli belirsiz kızardı yüzü.) Geride öylesine çok anı bıraktım ki: Petersburg'daki yaşamım, zenginlik yıllarım, ar kasından gelen yoksulluk, sonra babamın ölümü, evlenmem, daha sonra yurtdışına gidişim, anlayacağınız. . . çok anım var, ama hiçbiri hatırlanmaya değmez; önümde, ileri deyse uzun, çok uzun bir yol var, ama bir amacım yok. . . O yolu gitmek de istemiyorum.
***
“Çok sağ olun, beni dünyaya getirmişsiniz. Ancak insanın iki kere doğması gerekiyormuş. Bir kere onu anne ve babası dünyaya getiriyor ikinci kere ise O KENDİ KENDİNİ…”
***
büyük bölümü bize bağlı olmayan gelecek üzerine konuşmanın, düşünmenin ne gereği var? Bir şeyler yapma şansını yakalarsan ne ala, ama olmazsa, önceden boşuna gevezelik etmeye değmez en azından.
Çoğu modern insanın gerçeklik duygusu konusunda başkalarına olan bağımlılıkları öyle bir noktaya varmıştır ki onlar olmadan var olma hissini yitireceklerini düşünürler.