Profil
***** Sosyal gruplar, hiçbir zaman sadece kişilerin toplamları olarak kabul edilmemelidirler. Sosyal grup, üyelerinin basit bir toplamından daha öte birşey olduğu gibi, üyeleri arasında herhangi bir anda· mevcut sadece kişisel ilişkilerden de daha öte birşeydir. *****
Sayfa 37 - İnsan YayınlarıKitabı okudu
***** İnsan ta­biatının bazı eğilimlerine müracaatla akla yatkın bir şekilde açıklanamayacak olan pek az olay tasavvur edebiliriz. Fakat olabilecek herşeyi açıklayabilen bir metod, hiçbir şeyi açıklamaz. *****
Sayfa 137 - İnsan YayınlarıKitabı okudu
Reklam
İnancımı kaybettim
Bilim adamı, inancını kaybetmeye ve yeni almaşıklan incelemeye başlasa da, kendisini bunalıma getiren paradigmayı hiç bir zaman terk etmez.
Marx, bir iyimserdi ve belki de (Spencer gibi) tarihselci bir ahlak teorisinin taraftarıydı. Bundan dolayı da onun ütopyacı projesi, durdurulmuş bir toplumun değil, gelişen ya­hut "dinamik" bir toplumun projesiydi. O hiçbir siyasi veya iktisadi zorlama tanımayan bir ideal ütopyada devletin ortadan kalktığı, herke­sin kabiliyetlerine göre serbestçe İşbirliği yaptığı ve bütün ihtiyaçları­nın karşılandığı bir ideal durumda doruklaşacak bir gelişmeyi haber vermiş ve aktif bir biçimde onu kolaylaştırmaya çalışmıştı.
Sayfa 77 - İnsan YayınlarıKitabı okudu
"Kuhn un bilgi kuramı görelilikçidir. Bilimin dış dünya hakkında giderek artan doğrulukta bilgi verdiğine de, düşünce kategorile­rinin tarihsel ve toplumsal bağlamlara rağmen hep aynı kaldığına da inanmaz. Kuhn, bilimsel ilerlemenin sonucu olarak gerçekli­ğin de giderek daha doğru biçimde temsil edildiği görüşünü sa­vunmanın ampirik açıdan çok güç olduğu düşüncesinden, dış dünya hakkında tek bir doğru olduğunun ve bu doğruluğa hangi kuramların daha çok yaklaştığını tayin edecek evrensel akılcılık yahut bilim ölçütleri bulunduğunu savunmanın mantık açısın­dan imkânsız olduğu düşüncesine varmıştır." -Thomas Kuhn, Bilimsel Devrimlerin Yapısı, Kırmızı Yayınları, syf: 19
Bilimsel bilgi de tıpkı dil gibi, özünde ya bir topluluğun ortak malıdır, yahut da bir hiçtir.
Sayfa 186Kitabı okudu
Reklam
Bütün sosyal grupların kendilerine özgü gelenekleri, kendilerine özgü kurumları ve kendilerine özgü (dini) merasimleri vardır. Tarihsel­cilik, eğer bir grubun şimdiki halini anlamak ve açıklamak istiyorsak, ve eğer onun gelecekteki gelişmesini anlamak ve belki de önceden gör­mek istiyorsak, onun tarihini, geleneklerini ve kurumlarını inceleme­miz gerektiğini iddia eder. *****
Sayfa 38 - İnsan YayınlarıKitabı okudu
Teorilerinizi ispatlamak yerine çürütmeye çalışırsanız bilim daha hızlı gelişir.
Sosyolojik görüşleri, insan tabiatının görünüşte sağlam psikolojik temeline indirgemek yerine, in­san faktörünün sosyal hayattaki ve tüm sosyal kurumlardaki en karar­sız ve en başına buyruk unsur olduğunu söyleyebiliriz. *****
Sayfa 141 - İnsan YayınlarıKitabı okudu
Başlangıçta "Viyana Çevresi" adıyla anılan, daha sonralan "Mantık­çı Pozitivizm" , "Mantıkçı Empirizm", "Yeni Pozitivizim" gibi isimlerle anılacak olan bu felsefe ekolü, M.Schlick'in 1923 yılından itibaren Vi­yana'da bir grup bilim adamının katıldığı seminerler düzenlemesiyle doğmuştur. E. Mach'ın da (1838-1916) etkisiyle felsefeyi metafiziğe karşı bir anlayış içinde doğrulanabilir (verifiable) bir yapıda olması gerektiği­ni ileri sürmüşlerdir.
Sayfa 7 - İnsan YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Pozitivist bilimin kutsanması ardından Kapitalizm ile Dünya iktidarı için
Çevre düşünürlerinin (ve daha sonra gelen pozitivistlerin) bilimde anlam problemini araştırma konusu yapmalarına karşılık Pop­per, bilimsel bilginin gelişimini temel problem olarak ele almıştır. Popper ile Çevre düşünüderi arasındaki diğer bir karşılık, metafizik karşısındaki tutumdur. Çevre düşünürleri, metafiziğe kesin olarak karşı olmuşlar (her ne kadar yargılama zamanla değişirse de başlangıç­ta) metafizik yargıları doğrulanamayan, dolayısıyla da anlamsız yargılar olarak kabul etmişlerdir. Halbuki Popper'e göre, bir antimetafizikçi de anlamsız bir yargıda bulunabileceği gibi, bir metafizikçi anlamlı ve işe yarar bir yargıda bulunabilir.
Sayfa 13 - İnsan YayınlarıKitabı okudu
Bilimin doğası gereği, bireysel insan değerleri hakkında söyleyebileceği ilgi çekici bir şey yoktur. Estetik ve ahlakî davranışlar çok karmaşık ve özneldir. Çünkü kişiye özeldir. Yine de doğanın bir parçası olarak yaşanırlar ama hep bilimin alanı dışında kalacaklardır
Sayfa 40
Milletler veya hükümetler veya piyasalar gibi kollektif varlıklara ilişkin bireyselci ve kurumsalcı modellerimizin, bilimsel ve endüstriyel ilerleme gibi sosyal hareketlerin olduğu kadar, siyasi durumların da modelleriyle tamamlanması gerekecektir. *****
Sayfa 134 - İnsan YayınlarıKitabı okudu
Koyré için, Galileo'nun bilimi, yani modern bilimin doğuşu Aristotelesçiliğe karşı deneyci bir tepki değil, Platonculuğun yeniden canlandırılmasıdır. Modern bilimin kurucuları, yanlış olduğu bilinen bir takım kuramları eleştirmeye, düzeltmeye ya da yerlerine daha iyisini getirmeye çalışmadılar. İçlerinde Galileo'nun da olduğu bu bilim adamlarının, bir dünyayı kaldırıp yerine bir başkasını getirmeleri gerekiyordu. Başka deyişle, yeni bir ontoloji, yeni bir epistemoloji ve bilim tasarımı geliştirmeleri gerekiyordu. Bu eski kuramın yerini, yeni bir kuramın alması demekti. Koyré bu yeni bilim tasarımının doğaya matematiğin yöntemiyle bakmakla oluşturulduğunu öne sürer.
Sayfa 69 - BilgeSu YayıncılıkKitabı okudu
Evrim Bilimsel bir kanun değil !
Evrensel hipotez dediğimiz şey, -mesela, çeşitli cinsler ve türler arasındaki bazı benzerliklere ilişkin bir biyolojik ve paleontolojik gözlemler kalabalığının, ilgili formların ortak bir soydan geldikleri varsayımıyla açıklanmasıdır. Her ne kadar kalıtım, farklılaşma (segregation) ve mutasyon kanunları gibi bazı tümel doğa kanunları onunla açıklanma imkânı buluyor ise de bu hipotez bir tümel (universal) kanun değildir. O daha çok tikel (tekil veya spesifik) bir tarihî önerme karakterine sahiptir. ("Charles Darwin ile Francis Galton'un dedeleri aynıydı" şeklindeki tarihsel önermeyle aynı konumdadır, o.)
Sayfa 107 - İnsan YayınlarıKitabı okudu
111 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.