b

Bilim Tarihi

3 member
Darwin' den yüzyıllarca önce, İbn-i Haldun'un evrim teorisi
"Varlıklara bak. Varlıkların, madenierden başlayarak, yavaş yavaş ve tabaka tabaka biçimlenmiş olduğunu görürsün. Maden, bitki ve hayvanların ana maddeleri ortaktır. Madenin en yükseği bitkinin en aşağısına bitişiktir. Örneğin, tohumsuz yetişen maden tohumsuz türeyen sebzelerle, hurma ve üzüm gibi bitkiler inci sedefiyle kabuklu sümüklü böcek gibi hayvanlara yakındır ve onların biçim ve kalıplarına girebilecek durumdadır. Bu gelişme, en aşağıdan başlayarak, maymun ve şebek gibi hayvanlardan geçip insana kadar yükselmiştir. İn­sanın en aşağısı, işte bu hayvanlardan başlamıştır. Benim gördüğüm budur. Doğrusunu Tanrı bilir." (Mukaddime, Zakir Kadir-i Ugan çevirisi, 1954 baskısı, I.cilt, s. 241-247)
ÇİN VE İNANÇ
Çinliler, usta kimyacılardı. En iyilerinin birçoğu Taoistti; yani MÖ 6. yüzyılla 5. yüzyıl arasında yaşamış Lao Tsu'nun izinden giden bir dini cemaatin üyesiydi. (Tao, "yol" anlamına gelir.) Diğerleri, Konfüçyüs veya Buddha'nın izinden gitti. Bu dini liderlerin felsefeleri, takipçilerinin evrenin araştırılmasına ilişkin tutumlarını etkiledi. Din insanların kendi çevrelerine bakışını her zaman etkiler.
Reklam
Darwinizmin zaferi engellenemedi :D
Darwin 1860'ta Türlerin Kökeni'ni yayınladığında, bilim ve din arasında çok yoğun ve sert bir tartışma süreci başlamış oldu. Kuşkusuz dindarların saldırısı siyasi nitelikteydi. Dini çevreler, gök cisimleri ve diğer pek çok konuda yitirdikleri kanıtları, en son ve yaşamsal önem taşıyan, canlılar dünyası konusunda yitirmeye hiç niyetli değillerdi. Dolayısıyla canlılar dünyasına ilişkin bilimsel-akılcı bir yoruma ulaşılmasını engellemek için her şeyi sonuna kadar kullanmadan teslim olmayacaklardı. Yine de bilim çevreleri açısından Darwinizmin zaferi engellenemedi. Nitekim Türlerin Kökeni, "biyoloji biliminde muazzam bir özgürleşme etkisi yarattı ve ortaya bütün canlılar dünyasında geçerli olan tek bir ilke çıkardı.
ÇİNDE DEĞİŞMEYEN YAZI SİSTEMİ:İDEOGRAF
Çin'deki yazı sisteminde "ideograf" adı verilen objeleri temsil eden küçük resimler kullanıldı. Bizim gibi alfabe kullananlara garip gelse de bu yazı sisteminde küçük resimleri yorumlamayı bilmek, çok ama çok eski Çince metinleri daha güncel metinler kadar kolay okuyabileceğiniz anlamına gelir.
MISIR'IN GÜCÜ=NİL NEHRİ
Mısırlılar varlığını Nil'e borçluydu. Her yıl taşan kudretli nehir, kenarlarındaki arazileri zengin alüvyonlarla tazeliyor ve bir sonraki yılın ekinleri için hazır hale getiriyordu ve Mısır çok sıcak ve kurak bir ülkeydi.
MISIR'DA İNANÇ VE ASTROLOJİ
Mısırlıların astronomisi, Babil'deki astronomiye benzerdi ama ölümden sonraki hayata büyük ilgi duyan Mısırlılar yıldızları gözlemlerken daha çok pratik kaygılar gütmüştü. Takvim sadece en uygun ekim zamanını veya Nil'in taşma olasılığını haber verdiği için değil, aynı zamanda dini bayramları planlamalarına imkân tanıdığı için son derece önemliydi. Mısırlıların "doğal" yılı 360 gündü: On günlük üç haftada oluşan on iki ay vardı ve mevsimlerin kaymasını önlemek için yılın sonuna ekstradan beş gün ekleniyordu. Mısırlılar, evrenin dikdörtgen bir kutu şeklinde olduğuna inanmıştı. Dünya bu kutunun dibindeydi ve Nil Nehri dünyanın tam ortasından geçiyordu. Yılın başlangıcı, Nil'in taştığı tarihe denk düşüyordu ve sonunda bunu en parlak yıldız olan Sirius'un gökyüzünde yükselmesiyle ilişkilendirdiler.
Reklam
460 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.