Binnur Şafak Nigiz

Profil
Ona bir kez daha sarıldım. Nasıl mı sarıldım? Yangında bir ev çök tü, ben oradan geçiyordum. O, küçüktü. Ateşlerden kurtuldu ama enkazın altında kaldı, yaralıydı. Onu çıkarmak istedim, kendi yaralarıma bakmadan. Ama o küçük elleriyle inatla, "Kendim çıkacağım!" dedi. Çıktı. Çıkana kadar da bekledim onu orada. Yaşadığı her acıyı yüzümü buruşturarak, ruhum sökülerek, içim içimi ip gibi sökerek izledim. O, o enkazdan çıktı. Ben ona, bir enkazdan çıkmış gibi sarıldım.
Sayfa 170 - Dokuz YayınlarıKitabı okuyor
Bana sarıldı, ben de ona sarıldım. Bu kez bir buzdan duvarı kendim parçaladım. Ben onun küçücüğüydüm, çirkin kızıydım, kelebeğiydim, çakıl taşıydım, velediydim, benziniydim. O benim karanlığımdı. Benzinin üstüne atılan ateşti.
Sayfa 170 - Dokuz YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
"Ulan sen var ya," dedi hiç beklemediğim bir anda. "Her hatanın telafisisin, en büyük hata sen olsan bile."
Sayfa 170 - Dokuz YayınlarıKitabı okuyor
"Her korkunç düşüncenin aydınlık, seni ışığa çıkarıp korkularını korkutan bir yanı olmalı. Işığı sevmesen bile, karanlığıyla koruyan ve seni karanlığının içine saklayıp yine korkularını korkutan bir yanı olmalı.” Kafamı kaldırdım, onun geceden aydınlık, yıldızdan yanık kuzguni siyahı gözlerine baktım. "Sen o korkunç düşüncenin korktuğu yanımsın."
Sayfa 170 - Dokuz YayınlarıKitabı okuyor
"Kalbimdeki, belki de içimdeki bu sıcak soğuk dengesini bir türlü kuramıyorum Karan." Derin bir nefes aldım, kokusu ciğerlerimi doldurup ruhumu neşterledi. "Soğuk bir bardak gibiyim ben. Bir gün cidden o kahve içime dökülürken dayanamayıp çatlayacağım. İnsanlar ise sadece o küçük çıt sesini duyacak." "Çatla," dedi aniden. "Ben o bardağın ağzımı parçalayacağını bilsem, dudaklarıma yaslarım."
Sayfa 170 - Dokuz YayınlarıKitabı okuyor
"Bazen kar gibi soğuk, bazen kor gibi sıcaksın Asi. İki türlü de seni avuçlarımın içine almak zor." Burnumu tekrar boynuna gömerken, "Bazen kar, bazen kor, " diye fısıldadım. "Ama daima benzin," dedi kısık bir sesle. "Benim benzinim."
Sayfa 170 - Dokuz YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
"Kaç kez battım dibe inan hatırlayamıyorum artık," dedi, sesi solgundu. "Ama bildiğim bir şey var ise, o da dibin sonu yok." "Dibin sonu yok." diye onayladım onu, ceplerime doldurduğum hayal kırıklıklarını avuçlayarak.
Sayfa 168 - Dokuz YayınlarıKitabı okuyor
"Koku nasıl unutulsun Karan? Ruhuna sinmiştir, kazıyamazsın."
Sayfa 168 - Dokuz YayınlarıKitabı okuyor
"Senin bir kokun var," dedi alakasızca, sesinde kuru bir tat vardı. "Dünyanın diğer ucuna gitsen, bulurum seni kokundan." Sertçe yutkundum. "Bulur musun?" Başını hafifçe salladı, bana tekrar sırtını döndü ve başını havaya dikerek derin bir nefes aldı, omuzlarını havaya kaldıran bu nefesin kıyılarıma vurduğu dalganın şiddetini ruhumda hissettim. “Bulurum.”
Sayfa 167 - Dokuz YayınlarıKitabı okuyor
Siyah gezegen tüm ışıklarını söndürmüştü ama benzinle kuyruklarını tutuşturduğu yıldızlar harelerinde hâlâ yanmayı sürdürüyordu.
Sayfa 167 - Dokuz YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Sağ göğsüme indirilen yumruğun sahibi onun sol göğsünün altında saklanıyordu. Tıpkı onun sağ göğsüne indirilen yumruğun sahibinin benim sol göğsümün altında saklanıyor olduğu gibi...
Sayfa 166 - Dokuz YayınlarıKitabı okuyor
Bir an için karşımdaki adamın kanatlarını görür gibi oldum. Sırt boyunca, kalçalarının altına kadar uzanan, hatta yeri süpüren büyük kanatlarını... Siyahtılar. Siyah tüylerin birkaçı kopmuş, süzülerek yere dökülüyordu sanki. Tüylerin birkaçı yanık, birkaçı ise bilinçli koparılmış gibiydi ama tüm bunlara rağmen müthiş ihtişamlı görünüyordu. Tüylerin arasında kapanmamış, hâlâ kanayan yaralar vardı ve o yaralardan kan sızıyordu, kan bile siyahtı.
Sayfa 158 - Dokuz YayınlarıKitabı okuyor
Kalbim daima kanla beslenen bir sülüğün dişlerinin arasındaydı. Hislerimden akan kanla beslenerek gittikçe irileşen bu sülüğün ismi acıydı. Zihnim ise, bir şeytanın boynuzları kadar sivri dikenlere sahipti ve düşüncelerimi sakladığım deriyi delerek, fikirlerimin kanını akıtmaktan hoşlanırdı. Biri kurban, biri katil olan bu iki şeyi yan yana düşüren Karan Çakıl'ın varlığıydı. Kalbim kurbandı. Zihnim katil. Ya da yıllarca bir katili kurban sanmış, bir kurbanı katil bilmiştim. Belki de gerçek katil benim kalbimdi.
Sayfa 153 - Dokuz YayınlarıKitabı okuyor
"Asi, benzinsin sen." Benzin. Bana fısıldadığı yeni ismim buydu. Bana dokunduğu an ikimizi içine çekip yutan yangının sebebi buydu. "Senin su olduğunu düşünmüştüm." Karan'ın sesi dalgındı. "Bir şekilde seninleyken sönerim sanmıştım." "Su kadar duru değilim. Hiç olmadım Karan." "Su kadar durusun," dedi, sesindeki erkeksi tını beni olduğum yere mıhlamıştı. "Su da yanıcı bir madde... Benzin de su. Sen, sadece su olabilecek kadar sığ bir kız değilsin." "Yanılmam demiştin Çakıl," diye fısıldadım, parmaklarım, karnımın üzerinde duran parmaklarının üzerini örterken. "Ben senin ilk yanılgınım." "Sen Asi, sen benim imtihanımsın."
Sayfa 140 - Dokuz YayınlarıKitabı okuyor
"Seninle ne yapacağım ben?" diye fısıldadı, ses tonunun içine saklanan harflerin ellerinde benim düşüncelerimi kazımak için avuçladığı parlak aynalı bıçaklar vardı ama bu bıçakları bir türlü bana doğrultamıyordu. "Neden böyle?" Sertçe yutkunurken bakışlarım uykuluydu. "Ne böyle?" Göğsünü sırtıma biraz daha bastırdı. "Çıldıracakmış gibi böyle." Sertçe yutkundu. "Delirecekmiş gibi." "Yanıyormuş gibi," diye fısıldadım karanlığa adımı kendi tırnaklarımla kazıyarak. Dudaklarımın gebe kaldığı harfler kalbime yabancı bir gölge gibi düşerken, bu kısa açık sözlülüğüm tıpkı bir kurşun gibi saplanmıştı hislerime. Bir kez daha sertçe yutkunduğunda keskin çenesi saçlarımın arasındaydı. "Yanıyormuş gibi." Başımı salladım, çenesi saçlarımın arasında kaydı. "Yangın gibi." Parmakları karnımın etrafında dolaşırken derin bir nefes aldı. "Yangın gibi." Yangın.
Sayfa 139 - Dokuz YayınlarıKitabı okuyor
444 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.