"İnsanların en hayırlısı, atının veya devesinin sırtında ya da iki ayağının üzerinde, son nefesine kadar Allah yolunda çalışan kimsedir!
İnsanların en şerlisi de, Allah'ın kitabını okuyup ondan hiç faydalanmayan azgın kimsedir!"
Zor ve zulüm ile zâhirî bir hâkimiyet, bir tahakküm kısa bir zamanda elde edilebilir; ama bu hâkimiyet geçici olur, devam etmez, ruh ve vicdanlara da tesir etmez. En büyük ve devamlı hâkimiyet ise, bütün fikirleri, kalp ve ruhları tesiri altına alarak ve kendini onlara zâhiren ve bâtınen beyendirmek suretiyle elde edilen hâkimiyettir. İşte, bunu, İslamiyet nâmına Peygamber Efendimiz gerçekleştiriyordu.
Affedişlerin en makbulü muktedirken affetmek, iyiliklerin en güzeli ise kötülüklere karşı yapılandır. Merhametlerin en üstünü kendisine acımayanlara acımak, şefkat etmek ve merhamette bulunmaktır. İşte Kâinatın Efendisi bunu yapıyordu!